Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16962 E. 2014/3506 K. 26.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16962
KARAR NO : 2014/3506
KARAR TARİHİ : 26.02.2014

Tebliğname No : 15 – 2012/118469
MAHKEMESİ : Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/02/2012
NUMARASI : 2010/405 (E) ve 2012/33 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır.Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde;
Sanıkların S.. A..’e ait işyerinde çalışıyorlarmış gibi gösterilip düzenlenen işe giriş bildirgeleri ile sigortalı yapılıp kamu zararına sebebiyet verdikleri iddia olunan olayda, delil yetersizliği nedeniyle sanıkların beraatlarına karar verilmiş ise de, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından; sanıkların işe giriş bildirgeleri celp edelip suça konu işyerleri üzerinden prim ödemesi yapılıp yapılmadığının kesin olarak belirlenmesi, anılan işyerinin fiilen çalıştırılmadığına dair müfettiş raporunda görüş belirtilse de bu hususun yaptırılacak kolluk araştırması ile ayrıca vergi dairesi nezdinde de araştırılıp suça konu işyerinin suç dönemlerinde faaliyet gösterip göstermediğinin, vergi kaydının bulunup bulunmadığının, sanıkların bu işyerleri üzerinden sigortalı görünüp görünmediklerinin kati surette tespitinden sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.