Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16862 E. 2014/9587 K. 14.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16862
KARAR NO : 2014/9587
KARAR TARİHİ : 14.05.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/214788
MAHKEMESİ : Malatya 4. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/02/2010
NUMARASI : 2009/684 (E) ve 2010/31 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılan Fahrettin’den 4.400 TL karşılığında 4 ton kayısı satın alan sanığın, 1.500 TL’yi peşin olarak verip geri kalan parayı da daha sonra ödeyeceğini söyleyerek kayısıları kamyona yükleyip götürdüğü ancak bir daha kendisine ulaşılamadığı ve kalan parayı da ödemediği, bu şekilde sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda; sanığın eyleminin dolandırıcılık suçunun oluşumu için aranan hileli hareket boyutuna ulaşmadığı, olayın hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu ve unsurları itibariyle oluşmayan dolandırıcılık suçundan beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E. ,2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 50 gün olarak tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.