Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16800 E. 2014/9430 K. 13.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16800
KARAR NO : 2014/9430
KARAR TARİHİ : 13.05.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/204290
MAHKEMESİ : Susuz(Kapatılan) Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/04/2010
NUMARASI : 2009/5 (E) ve 2010/30 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Mağdur Kerem ve amcası Resul’e ait olan iki adet atın A… M… Çobanlı Köyünden çalındığı, sanıkların Kenan ve Erdal’ın çalınan atların yerini bildiklerini, bir miktar para karşılığında vereceklerini teklif ettikleri, sanıklardan Erdal tarafından kaybolan atların özellikleri tarif edilince müştekinin ikna olup sanıklara atları getirmeleri için 500 TL verdiği, sanıkların müştekiden parayı aldıktan sonra atların bulunduğu yeri göstereceklerini söyleyerek yola çıkları, ancak müştekiyi bir benzin istasyonunda bırakıp kaçmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia edilen olayda;
1-Sanıklar hakkında aynı eylemlerinden dolayı Ardahan Asliye Ceza Mahkemesinde hırsızlık suçundan açılan kamu davasının yargılaması sonunda mahkumiyetlerine karar verildiği, UYAP üzerinden yapılan incelemede verilen mahkumiyet kararının vaki temyiz üzerine Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 27/01/2014 tarih, 2012/21541 E. ve 2014/2066 K. sayılı ilamıyla bozulduğunun
anlaşılması karşısında, aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunan davaların birleştirilerek tüm delilerin birlikte değerlendirildikten sonra sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
2-Mağdurun zararının tamamen giderildiğine dair soruşturma aşamasındaki 15/09/2008 tarihli beyanına rağmen, istinabe yoluyla alınan 12/11/2009 tarihli ifadesinde zararının tamamen giderilmediğine dair çelişkili beyanları açıklığa kavuşturmadan, TCK’nın 168. maddesinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini,
3-Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanıklara fazla ceza tayini,
4-Sanık K.. G.. hakkında tekerrüre esas alınan Ardahan Sulh Ceza Mahkemesinin 22/05/2008 tarih ve 2007/325 Esas, 2008/149 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK’nın 86/2, 62, 52/2. maddeleri gereği verilen 2000 TL adli para cezasının kesin nitelikte olduğu ve 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi aracılığıyla halen yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 305/son maddesi uyarınca tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı ve sanık K.. G..’in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.