Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16709 E. 2014/8803 K. 05.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16709
KARAR NO : 2014/8803
KARAR TARİHİ : 05.05.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/106794
MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/12/2009
NUMARASI : 2009/19 (E) ve 2009/383 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının 2006 yılı güz dönemi sertifikalı fidan desteklemesi ödemesinden faydalanmak isteyen temyiz dışı sanık S.. S..’ın, desteklemeden faydalanma talebini içeren dilekçesi ile Tarım İlçe Müdürlüğüne müracaatta bulunduğu, destekleme ödemesine ilişkin tüm işlemlerin S.. S.. adına yapıldığı ancak; S.. S..’ın hastalanmasından dolayı sanık A.. F..’nun, hükmü temyiz
etmeyen sanık S.. S.. adına gelen 200 adet sertifikalı ceviz fidanlarını kendi arazisine diktiği, devlet tarafından ödenen 5000 TL destekleme ödemesini de aralarında paylaşmak suretiyle kamu kurumu zararına haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda;
1-Hükmü temyiz etmeyen diğer sanık S.. S..’ın sertifikalı tohumluk kullanım desteğinden faydalanmak amacıyla Tarım İlçe Müdürlüğüne başvuruda bulunmasından sonra hastalanması üzerine, Ziraat Odası Başkanlığınca S.. S.. adına getirilen 200 adet sertifikalı ceviz fidanlarının sanık A.. F.. tarafından teslim alınarak kendisine ait araziye dikildiği, sanık A.. F..’nun aşamalarda verdiği ifadelerinde; S.. S..’ın hastalanması üzerine onun adına gelen sertifikalı fidanları ricası üzerine kendisinin teslim aldığını ve kendi arazisine diktiğini beyan ettiği, dosya kapsamına göre bu durumun aksini gösterecek somut herhangi bir tespitin bulunmadığı gibi somut, inandırıcı her türlü şüpheden uzak bir delilin de elde edilemediği; bu kapsamda; müracaata konu olan ceviz fidanlarının tarım arazisine dikilmesi nedeniyle sertifikalı tohumluk kullanımından dolayı devlet tarafından zaten bir destekleme ödemesi yapılacağından, dolandırıcılık suçunda kurucu unsur olan zararın somut olayda oluşmayacağı; ayrıca sanığın, başvuru sürecinde kamu görevlilerini aldatmaya yönelik herhangi bir hileli hareketinin söz konusu olmadığı, Tarım İlçe Müdürlüğü tarafından oluşturulan inceleme komisyonunca hazırlanan rapora göre de; sanığın ceviz fidanlarını araziye dikmediği hususunda herhangi bir belirlemenin veya buna ilişkin bir iddianın olmadığı; aksine sanığın, ceviz fidanlarını kendi arazisine diktiğinin öne sürüldüğü, sanığın, söz konusu arazi içerisine ceviz fidanlarını dikmediği veya eksik diktiği kabul edilse bile, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının Sertifikalı Fidan Desteği ile ilgili olan 2006/19 numaralı olan tebliğinde; sertifikalı fidan ekiminin yapılmasından sonra arazilerin Tarım İlçe Müdürlükleri tarafından denetlenmesinin gerektiğinin düzenlendiği dikkate alındığında; sanığın eyleminin kamu görevlilerinin denetim olanağını ortadan kaldırmamış olması, yapılan beyanla değil, yapılması mevzuat gereği olan bir incelemeden sonra söz konusu arazide ceviz fidanlarının dikilip dikilmediğinin tespit edilebilmesinin mümkün olduğu gözetildiğinde de; dolandırıcılık suçunun kurucu unsuru olan hile öğesinin sergileniş açısından karşı tarafın inceleme olanağını ortadan kaldırmadığından atılı suçun hile unsurunun da somut olayda oluşmayacağının anlaşılması karşısında; sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden delillerin takdir ve değerlendirmesinde yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Kabule göre de;
a- 5237 sayılı TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (j) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olup olmadığına bakılacaktır.
Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli değil ise, 5 ila 5.000 tam gün arasında TCK’nın 61. maddesi hükmü göz önünde bulundurularak takdir edilen gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.
Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.
Bu açıklama kapsamında sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 158/1, e, son maddesi gereğince haksız menfaat miktarının 5000 TL ve haksız menfaatin iki katının 10000 TL olması dikkate alınarak temel cezanın bu miktardan az olmayacak şekilde belirlenip, sanığın, ”500 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına, aynı kanunun 168/2. maddesi uygulanarak cezasından 1/2 oranında indirim yapılarak 250 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, 62. maddesi gereğince cezasından 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 208 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı kanunun 52. maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL den hesap edilmek suretiyle netice olarak 4160 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına” şeklinde uygulama yapılması gerektiği gözetilmeyerek sanık hakkında doğrudan adli para cezasına hükmedilmek suretiyle sonuç olarak 6 TL fazla para cezası tayini,
b-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “ velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunma haklarından yoksunluğun ”sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindeki kişiler yönünden ise söz konusu hak yoksunluklarının hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gerektiği gözetilmeden kanundaki düzenlemeye aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.