Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16694 E. 2014/3096 K. 19.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16694
KARAR NO : 2014/3096
KARAR TARİHİ : 19.02.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/217563
MAHKEMESİ : Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/07/2010
NUMARASI : 2010/31 (E) ve 2010/242 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmıyan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun Kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
T..Eczanesinin sahibi ve mes’ul müdürü olan sanığın, 26/12/2006 ila 30/11/2007 tarihleri arasında kurum mensuplarının ilaç bedellerinin ödenmesi için Sosyal Güvenlik Kurumuna sunduğu çeşitli ilaç firmalarına ait ilaçların 35 adedinin küpürlerinin sahte olduğunun tespit edildiği, bu ilaç küpürlerine karşılık kurumdan 8.125,11 TL tahsil ettiği, bu şekilde gerçekleşen eyleminin kamu kurumu zararına dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturduğunun iddia edildiği olayda; söz konusu ilaçların yazıldığı reçete sahiplerinden dinlenmeyenlerin tanık olarak dinlenmesi, yazılan ilaçların tamamını alıp almadıklarının sorulması, hastalara ya da yakınlarına verilen sahte küpürlü ilaçların fiyat küpürleri ile eczanenin sunduğu faturaların karşılaştırılarak uygunluk arzedip etmediğinin belirlenmesi, eczane tarafından sunulan faturaların muhasebe ve ticari kayıtlara işlenip işlenmediğinin kontrol edilmesi, söz konusu sahte ilaç küpürlerinin alındığı ecza depolarının sorumlularının tanık olarak dinlenmesi, adı geçen ecza depolarınca verilen sevk irsaliye numaralarının sahte olduğu tespit edilen ilaç küpürlerini kapsayıp kapsamadığı ve depoların verdiği faturaların ecza depolarının kayıtlarında bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.