Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16690 E. 2014/8739 K. 05.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16690
KARAR NO : 2014/8739
KARAR TARİHİ : 05.05.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/216970
MAHKEMESİ : Eskişehir 1. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 06/10/2009
NUMARASI : 2009/11 (E) ve 2009/822 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Katılanın market sorumlusu olarak görevli olduğu E…. isimli Akaryakıt istasyona gelen sanığın, aracına 300 TL değerinde akaryakıt aldıktan sonra parasını daha sonra ödeyeceğini belirterek oradan ayrılıp, sonrasında akaryakıt bedelini ödemeyerek üzerine atılı olan güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanın aşamalardaki beyanlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, sözleşmeye aykırı davranma dışında güveni kötüye kullanma suçunu oluşturabilecek nitelikte bir hareketinin bulunmadığı, herhangi bir eşyanın zilyetliğinin kendisine teslim edilmediği, iddia edilen suçun kanunda tanımlanan kurucu unsurlarının oluşmadığı, Anayasanın, suç ve cezalara ilişkin esaslar başlığı altında düzenlenen 38. maddesinde; kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamayacağı; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceği ve hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamayacağının güvence altına alındığı, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 7. maddesine göre de; hiç kimse, işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamayacağının düzenlenmiş olduğunun anlaşılması karşısında; uyuşmazlığın hukuki nitelikte olduğu ve atılı suçun oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine, delillerin takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde mahkümiyetine hükmolunması,
2- Kabule göre de; hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenmesi,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.