YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16689
KARAR NO : 2014/8775
KARAR TARİHİ : 05.05.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/216738
MAHKEMESİ : Fethiye 2. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 15/04/2010
NUMARASI : 2008/816 (E) ve 2010/406 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Sanığın, katılana ait serada bir sürede çalıştıktan sonra, katılana ait iş aletlerini üç ay karşılığında 1.000 TL’ye kiraladığı, kira süresi bitmesine rağmen bu aletleri katılana iade etmeyerek güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 31/03/2009 tarih ve 2008/6-256 Esas ve 2009/79 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulunun, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlı olduğu, gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olan olaylar ve iddiaların, sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, ceza mahkumiyetinin, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiği, bu ispatın, hiçbir kuşku ve başka bir türlü oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olması gerektiği, yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmanın, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına geleceği dikkate alınarak; sanık aşamalarda değişmeyen ifadelerinde, suça konu aletleri sanıktan 1.000 TL karşılığında satın aldığını ve parayı da bu satım karşılığı katılana verdiğini
belirttiği dikkate alınarak, sanıkla katılan arasındaki ticari ilişkinin kira veya satımdan kaynaklandığına dair yazılı bir belge olmadığı gibi bu aletlerin kiralandığına dair açık tanık beyanlarının da bulunmadığı, ilgili Ticaret Odası yazısına göre, suça konu kaynak makinası, kesme makası, şerit metre, 100 metre kablo ve matkabın piyasa değerinin 1010 TL olduğu, bu malzemelerin üç aylık kira bedelinin de ortalama 303 TL olduğunun belirtildiği, sanık tarafından katılana 1.000 TL verilmiş olduğu her iki tarafça kabul edilmekle, kira bedeli olarak, satış bedeli kadar para verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve kiralama yapıldığına dair yeterli de bulunmadığı, bu hususta taraflar arasında hukuki bir ihtilaf bulunduğu ve sanığın mahkumiyetine yeter kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığı anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a, e maddeleri gereğince sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
2-Kabule göre de, hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
3-Temel cezanın belirlenmesi sırasında hapis cezasına tercih edilen gün para cezasının, gün üzerinden belirlenmesi gerektiği gözetilmeden ay üzerinde belirlenip uygulama yapılmak suretiyle 5237 sayılı TCK’nın 52/1 ve 61. maddelerine muhalefet edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.