Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16673 E. 2014/9611 K. 14.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16673
KARAR NO : 2014/9611
KARAR TARİHİ : 14.05.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/210321
MAHKEMESİ : Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/12/2009
NUMARASI : 2008/71 (E) ve 2009/228 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılan Y.. A..’ın 28.02.2007 tarihinde serbest meslek sahibi olan ve elektronik eşya ticareti yapan sanıktan fatura karşılığı 420 TL’ye Samsung E250 marka 353153017…… imei nolu cep telefonunu 2 yıl garantili olarak satın aldığı, telefonun 10.04.2008 tarihinde çekmemeye başlaması üzerine katılanın garanti kapsamındaki bu telefonu aynı tarihte sanığa tamir için götürdüğü, sanığın bu telefonu tamir için servise götüreceğini söylediği, bu sırada katılan telefonun tamirden dönüşünü beklerken 17.04.2008 tarihinde başka telefonla kullandığı Avea hattına 353153017….. imei nolu telefonun çalıntı olduğuna dair yasal uyarı geldiği, bu tarihte telefonunu servise göndermeyip kendisinin tamir ettiğini beyan ederek katılana verdiği daha sonra katılan bu telefonla evine gittiğinde 19.04.2008 tarihinde “353153017….. imei numarası klonlanmıştır, cihaz 30 gün içerisinde kapatılacaktır” şeklinde yasal uyarı olarak mesaj geldiği, sanığın yaptığı savunmada; bu telefonu İzmir’de faaliyette bulunan E… İletişim isimli firmadan
aldığını, muhasebe kayıtlarının muhasebeci E. Ç. tarafından yapıldığını, telefon çalıntı olduğu belirtiliyorsa da faturalı olduğunu, servise göndermek yerine sorun çıkmayacağı düşünücesi ile kendisinin olan başka bir telefona ait imeil numarasını bilgisayar ortamında suça konu katılana sattığı telefona yüklediğini ve teslim ettiğini, dolandırıcılık kastıyla hareket etmediğini belirttiği, serbest muhasebeci E. Ç. tarafından soruşturma dosyasına sunulan yazı cevabından da bahsi geçen telefonun E…. İletişim Kozmetik ve Gıda Ürünleri Tic ve San. Ltd. Şti.’den sanık tarafından satın aldığının ve faturanın da bulunduğunun anlaşıldığı, bu sebeple sanığın faturalı şekilde aldığı cep telefonunu sanığa sattığı esnada herhangi bir hilesinin bulunmadığı, ancak; telefonun çekmemesi ve çalıntı mesajı gelmesi sebebiyle dolandırıcılık kastı olmaksızın alışverişten sonra klonlama işlemini yaptığını samimi bir şekilde ikrar etmesi karşısında; dolandırıcılık suçunun oluşmadığı anlaşılan somut olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine ancak;
Suç tarihi itibariyle atılı eylemi düzenleyen 2813 sayılı Telsiz Kanunu’nun 32. maddesi 10.11.2008 tarihli mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 66. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, aynı Kanun’un 63/9. maddesinde yeniden düzenlenmiş bulunduğundan, anılan düzenleme karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7. maddesi uyarınca lehe olan yasanın belirlenip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.