Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/1658 E. 2014/965 K. 23.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/1658
KARAR NO : 2014/965
KARAR TARİHİ : 23.01.2014

Tebliğname No : 11 – 2009/271638
MAHKEMESİ : Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 26/05/2009
NUMARASI : 2008/289 (E) ve 2009/210 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın katılandan aldığı mala karşılık, çalıntı olduğunu bildiği çeki ciro edip vermek suretiyle dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia edildiği somut olayda; sanığın savunmasında, suça konu çeki Vural Ticaret isimli işyerinin sahibi C.V..dan ticari ilişki gereği aldığını, çalıntı olduğunu bilmediğini, katılan kendisine çekin çalıntı olduğunu bildirince, katılana 6000 TL nakit ve kalan kısım için senet verdiğini, bu sebepten dolayı evine haciz geldiğini belirtmesi, katılanın ise ifadesinde sanığın suça konu çeki İslahiye’de kasaplık yapan K. K.. isimli şahıs ile birlikte gelip, yaptığı alışverişe karşılık verdiğini, çeki aldığı C.V..’ın keşideci Madenli Belediyesi ile çalıştığını beyan etmesi, çekin keşidecisi Madenli Belediyesi’nin 29.08.2006 tarihinde muhatap bankaya yazdığı yazıda kaybolduğunu bildirdiği çeklerin numarası ile suça konu çek numarasının farklı olduğunun anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeksizin tespiti için, sanığın savunmasındaki hususların araştırılması, savunmada adı geçen ve çeki sanığa ciro ettiği anlaşılan C.. V..’ın ve katılanın beyanında adı geçen K.K..’nın ifadesine başvurulması, sanık ve C. V..’ın imza ve yazı örneklerinin yanı sıra, başka amaçla atılmış samimi imzalarını içeren belge asılları (resmi daireler ve bankalardaki imzasını içeren belgeler) getirtildikten sonra, suça konu çek aslındaki yazı, rakam ve imzaların sanığın ya da C. V..’ın eli ürünü olup olmadığı hususunda uzman bilirkişiden rapor aldırıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, yazılı şekilde eksik inceleme ile mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre;
Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen ceza miktarına göre, hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesi uyarınca; hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.