YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16538
KARAR NO : 2014/9045
KARAR TARİHİ : 07.05.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/156100
MAHKEMESİ : İzmir(Kapatılan) 28. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/11/2009
NUMARASI : 2008/755 (E) ve 2009/812 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Somut olayda; katılana ait mobilya mağazasında montaj elemanı olarak çalışan sanığın, Didim ilçesine gidip mobilya montajı yaptığı ve mobilya parası olan 4.160 TL’yi katılana verilmek üzere aldığı ancak parayı katılana vermeyerek kendi ihtiyacı için kullandığı sabit olmakla hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Katılan Mesude, 10.02.2009 tarihli celsedeki ifadesinde sanığın akrabaları tarafından kendisine senet verildiğini, ilk taksidin ödendiğini ancak diğer taksitlerin ödenmediğini, şikayetçi olduğunu beyan etmiş ise de, sanığın 06.09.2009 tarihli savunmasında katılana parayı taksitler halinde ödediğini, sadece 200 TL borcu kaldığını, bu kalan kısmı da ayın 12’sinde ödeyeceğini beyan etmesi karşısında, katılandan zararının giderilip giderilmediği sorularak sonucuna göre sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
2-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E.,2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 365 gün olarak tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.