YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16519
KARAR NO : 2014/3221
KARAR TARİHİ : 20.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/142666
MAHKEMESİ : İzmir 11. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2009
NUMARASI : 2009/1033 (E) ve 2009/945 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, katılanın şirket müdürlüğünü yaptığı Sinyal İletişim isimli iş yerine bir aylık süre zarfında yaklaşık 9–10 kez gidip parasını peşin ödemek suretiyle alışveriş yaparak katılan üzerinde güven telkin ettiği, akabinde 01.10.2009 tarihinde yine söz konusu iş yerine giderek dört adet televizyon satın alarak karşılığında 4.675 TL para verdiği, satın almış olduğu eşyaları aracına yükleyip faturasını almak için geri geldiğinde cep telefonuyla bir görüşme yaparak katılandan altı adet televizyon ile bir adet cep telefonu daha satın aldığı, daha sonra bunların da parasını peşin ve nakit olarak ödeyeceğini belirtip faturaların hazırlanmasını istediği, katılanın satılan malların parasını istemesi üzerine sanığın paranın bir miktarının eksik olduğunu, yan tarafta bulunan bankamatikten çekerek ödemeyi yapacağını beyan ettiği, daha sonra suça konu malları katılandan teslim alarak parasını vermeden aracına yükleyip olay mahallinden uzaklaştığı, katılanın daha sonra sanığı vermiş olduğu cep telefonundan birçok kez aramasına rağmen sanığın ödemeyi yapacağını söyleyip katılanı oyalayarak satın aldığı malların parasını vermediğinin iddia edildiği olayda, katılanın aşamalarda değişmeyen ifadesinde, sanığın daha sonradan satın aldığı altı adet televizyon ile bir adet cep telefonun parasını peşin olarak vereceğini, ancak parasının eksik olduğunu, yan tarafta bulunan bankadan eksik olan parayı çekip vereceğini beyan etmesine rağmen suça konu eşyaların parasını vermeden aracına yükleyerek götürdüğünü belirtmesi, olayın meydana gelmesinden kısa bir süre sonra katılan tarafından şikâyette bulunulması nedeniyle, söz konusu malların vadeli satıldığına ilişkin sanık savunmasının da belgelenememesi karşısında, sanığın eyleminin sübuta erdiği gözetilmeden, mahkûmiyeti yerine dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçeyle yazılı şekilde beraatına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.02.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.