YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16457
KARAR NO : 2014/10075
KARAR TARİHİ : 21.05.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/172759
MAHKEMESİ : Mersin 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/10/2009
NUMARASI : 2009/218 (E) ve 2009/1001 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek sanıklar B.. Y.. ile M.. Y..’ın diğer sanık M. A. G. fotoğrafını kullanarak S. Ö. kimlik bilgileriyle sahte sürücü belgesi düzenleyerek sanık M. A. G. verip kiralık olduğunu söyledikleri……plakalı Ford Cargo marka aracı da teslim edip göndererek müşteki A.. A..’ın çalıştığı …… Nakliyat adlı firmadan S. Ö. adına düzenlenmiş sahte sürücü belgesi ibraz ederek Antalya’da bulunan İstanbul ….. plastik fabrikasına götürmek üzere Mersin Limanından 50.000,00 TL değerindeki 16 ton PVC Hammaddesini kamyona yükledikten sonra varış yerine teslim etmedikleri, sanıklardan B.. Y..’un gelip kamyonu teslim alarak yükü 20.000,00 TL ye sattığı, iddia ve kabul olunması, dolayısı ile sanıkların eylemlerini trafik tescil müdürlüğünün maddi varlığı olan sürücü belgesinin kullanılmış olması karşısında, sanıkların eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d maddesinde düzenlenen “kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde, hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, Sanık B.. Y.. müdafii, Sanık M.. G.. müdafii, Sanık M.. Y.. müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi gereği ceza miktarı açısından kazanılmış hakların saklı tutulmasına 21.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.