YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16453
KARAR NO : 2014/10088
KARAR TARİHİ : 21.05.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/165829
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 04/06/2009
NUMARASI : 2008/659 (E) ve 2009/519 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın, … Mahallesi, .. Sokak, No: 25’teki adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi üzerine, aynı adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi gereğince 21/07/2009 tarihinde tebligat yapıldığı, ancak Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre ilk tebligatın iadesinden sonra adres araştırılması yapılmadığı gibi, söz konusu adrese daha önceden herhangi bir tebligatın yapılmaması nedeniyle 21/07/2009 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca yapılan tebligatın usulsüz olduğu temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek 28/05/2010 tarihli temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar kaldırılarak yapılan incelemede,
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın 06.10.2007 tarihinde arkadaşı ile birlikte bir gün süre ile konaklamak üzere katılan firmaya ait otele 200 TL depozito ödeyip giriş yaptığı, 07.10.2007 tarihinde otelde konaklamaya devam edeceğini bildirdiği, 06-09 Ekim 2007 tarihleri arasında yanında bulunan arkadaşı ile birlikte otelde yiyip içip konakladıkları, 09.10.2007 günü gizlice ve yapmış olduğu harcamaların karşılığını ödemeden arkadaşı ile birlikte otelden ayrıldığı, iddia edilen
olayda; sanığın giriş işlemini yapan resepsiyon görevlisi ve konaklamaya devam edip etmeyeceğini soran resepsiyon şefine ve diğer otel çalışanlarına yönelik herhangi bir hile kullandığına ilişkin delil bulunmadığı, olayın hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu gözetilmeden beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.