Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16354 E. 2014/8544 K. 30.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16354
KARAR NO : 2014/8544
KARAR TARİHİ : 30.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/143317
MAHKEMESİ : Kızılcahamam Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/02/2010
NUMARASI : 2009/147 (E) ve 2010/31 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, çalıştığı pazarlama şirketinin temsilcisi olarak eşi ile birlikte yaşayan katılana masaj aleti ile zayıflama kemeri verip ücretin 50.00 TL’sini peşin aldığı, kalan 310 TL’nin de on taksit halinde ödeneceğine dair 22/04/2009 tarihli kapıdan satış sözleşmesini imzalattığı, kalan taksitlerin ödenmemesi üzerine; şirketin, 23/08/2009 tarihli icra takibi öncesi son ödeme uyarısı gönderdiği iddia edilen somut olayda; katılanın eşi olan F. C. ile sanığın yanında bulunduğu iddia edilen bayanın açık kimlik ve adres bilgileri tespit edilerek tanık sıfatıyla duruşmaya çağrılmaları suretiyle bilgi ve görgülerinin sorulması, satış sözleşmesine konu masaj aleti ve zayıflama kemerinin rayiç
bedel üzerinden satılıp satılmadığının anlaşılması açısından sözleşmenin yapıldığı tarihteki piyasa değerlerinin araştırılıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nın 157. maddesinde hapis cezası ile birlikte adli para cezası da öngörülmesine rağmen, sadece hapis cezasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.