YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16327
KARAR NO : 2013/15337
KARAR TARİHİ : 10.10.2013
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs
HÜKÜM : Beraat
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanığın, suç tarihi itibariyle aktif olan AN … seri nolu yeşilkart sağlık karnesini, gebe olduğu için Devlet Hastanesi’ne başvuracak olan eltisi …’a vermesi, bu karnenin Kadın-Doğum Polikliniğe kayıt yapılması ve …’in NST cihazına bağlanması aşamasında gerçek hastaya ait olmadığının anlaşılması eyleminin “nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” suçunu oluşturduğu iddia olunun somut olayda;
I)Katılan vekilinin 16/11/2009 havale tarihli dilekçesiyle sanık … hakkında verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararına yönelen temyiz itirazının incelenmesinde;
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin karara karşı aynı Kanunun 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından 5271 sayılı CMK’nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran katılanın haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
II)Sanık … hakkında “nitelikli dolandırıcılık” suçundan verilen “beraat hükmüne yönelen katılan vekilinin temyizinin incelenmesine gelince;
Sanığın, yeşilkart sağlık karnesinin eltisi diğer sanık tarafından rızası dışında alınıp kullanıldığı yönündeki savunmasının aksini ispatlar kesin delil olmadığından “beraatine” karar verilmesi gerektiğini takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sanık …’nin suçunun sabit olduğuna yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, sanık … hakkında verilen beraat hükmünün ONANMASINA, 10/10/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.