Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16308 E. 2014/8184 K. 28.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16308
KARAR NO : 2014/8184
KARAR TARİHİ : 28.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/113718
MAHKEMESİ : Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/10/2009
NUMARASI : 2009/40 (E) ve 2009/297 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanık K.. N..’ın, yönetimindeki ……… plakalı araçla şikayetçi S.. Ö..’ün müdürlüğünü yaptığı 3A Alüminyum Alaşımları fabrikasına gitmeden önce, telefonla işyerini arayarak dört ton alüminyum malzemesini Teknik Döküm şirketi adına alacağını belirttiği, telefon ve faks numaralarından şüphelenen şikayetçinin, Teknik Döküm şirketini internet üzerinden araştırıp bulduğu telefon numarasından arayarak durumu sorduğunda, adı geçen şirketin şikayetçinin müdürlüğünü yaptığı şirketten böyle bir talebinin olmadığını öğrendiğinden durumu kolluk kuvvetlerine bildirdiği, olay günü şikayetçinin işyerine tek başına giden ve çeki şikayetçiye veren sanığın kolluk kuvvetlerince yakalandığı, sanığın şikayetçiye vermiş olduğu çekin sahte olarak Teknik Döküm şirketi adına üretildiğinin tespit edildiği, bu şekilde sanığın sahte olarak başkasına düzenlettirdiği veya bu durumunu bildiği çeki kullanarak dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
Sanığın aşamalardaki tüm savunmalarında, nakliyecilik işiyle uğraştığını, kendisini Zafer olarak tanıtan bir kişiyle alüminyum malzemelerinin taşınması konusunda 450,00 TL karşılığında anlaştıklarını, bu kişinin kendisine zarf vererek firmaya ulaştırmasını söylediğini, bu konuşmalar sırasında yanlarında Kani Canik’in de olduğunu beyan etmesi, mağdur şirket yetkilisi S.. Ö..’ün de Z. B. ismindeki bir kişinin kendilerini arayıp siparişte bulunduğunu söyleyerek sanığın savunmalarını kısmen doğrulaması, aynı şekilde Teknik Döküm Kaplama şirketi tarafından verilen 05.09.2008 tarihli şikayet dilekçesinde, kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce şirketleri adına benzer şekilde yapılan mal siparişleri sonrasında nakliyeci gönderildiğinin belirtmesi hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın kastının tespit edilememesi nedeniyle maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması bakımından; sanığın savunmalarında ismi geçen Kani Canik’in bilgi ve görgüsüne başvurulması ile Teknik Döküm şirketi vekilince sunulan dilekçede belirtilen diğer şirketlere yönelik eylemlerle ilgili yürütülen soruşturma ve kovuşturma dosyalarının getirilip incelenmesi, ayrıca 03.09.2008 tarihinde Teknik Döküm şirketi adına
gönderilen faks numarasının araştırılması ile sanıkla ilgisinin olup olmadığının tespit edilmesi, aynı şekilde suç tarihi ve öncesinde sanığın telefonla görüştüğü kişilerin belirlenmesi ve mağdur şirketin hangi numaradan arandığının tespit edilmesi ile Zafer Baykal’ın bulunması halinde çekin eline ne şekilde geçtiğinin sorulması ile imza ve yazı örneklerinin alınıp, başka amaçla atılmış samimi yazı ve imzalarını içeren belgelerin temin edilerek, suç konu çek üzerinde bilirkişi marifetiyle imza ve yazı incelemesi yaptırıldıktan sonra, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.