YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16282
KARAR NO : 2014/8626
KARAR TARİHİ : 30.04.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/88164
MAHKEMESİ : Konya 7. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2009
NUMARASI : 2009/456 (E) ve 2009/901 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Sanığın, katılanın yetkilisi olduğu şirkette çalıştığı ve sanığa Beyoğlu 25. Noterliğinin 05/11/2007 tarih ve 52973 yevmiye numarası ile genel vekaletname verildiği, sanığın Konya Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne verdiği 03/03/2008 tarihli dilekçe ile katılanın yetkilisi olduğu şirkete yapılacak ödemelerin Türkiye İş Bankası Konya Zafer Şubesi’ne adına açtırmış olduğu hesaba ödenmesini istediği, adı geçen hastane tarafından şirketin alacağı olan 26.662,65 TL’yi 14/03/2008 tarihinde sanığın adına açtırdığı banka hesabına yatırdığı, akabinde bu paranın aynı tarihte sanık tarafından iki seferde çekildiği ve paranın şirket hesabına aktarılmadığının iddia edildiği somut olyda; sanığın, katılan ile ortak olarak çalıştklarını, kendisinde şirket tarafından verilen genel vekaletnamenin bulunduğunu, adı geçen hastaneye bu vekaletnameye istinaden şirkete yapılacak ödemelerin kendi hesabına yapılmasını istediğini ve hastane tarafından bu hesaba paranın havale edildiğini, havale edilen paraların bir kısmını Konya’daki masraflarda kullandığını, kalan kısmını da katılana elden ödeme yaptığını.katılan ile ortak oldukları için de herhangi bir belge alma gereğini duymadığını beyan etmesi, sanığa şirket tarafından verilen Beyoğlu 25. Noterliğinin 05/11/2007 tarih ve 52973 yevmiye numaralı genel vekaletnamenin parasal konularda geniş yetkiler verdiğinin belirlenmesi, katılanın şikayetini paranın sanığın şahsi hesabına yatırılış tarihi olan 14/03/2008 tarihinden dokuz ay sonra 23.12.2008 tarihinde yapmış olması karşısında gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından; sanığın şirkette hangi yetki ile çalıştığı ve görevinin ne olduğu belirlenip, belirtilen genel vakaletname ile çalıştığı döneme ait şirketin muhasebe kayıtları ve ödemelere ilişkin bütün bilgi, belgeler ile banka kayıtları ve sanığa ait banka hesabına ilişkin belgeler getirtilerek, sanık tarafından hangi tarihlerde ne kadar para tahsil edildiği, bu paraların şirket için kullanılıp kullanılmadığı, şirket kayıtlarına intikal edip etmediği bu dönem içerisinde şirket adına yatırılan paraların hangi hesap yada hesaplar üzerinden gerçekleştirildiği, böylece sanığın parayı tahsil edip şirket kayıtlarına intikal etmeyerek şirket zararına neden olup olmadığı hususlarının tespiti için bütün delillerin toplanmasından sonra dosyanın bilirkişi kuruluna tevdiinin sağlanarak denetime elverişli rapor alınması ve sanık ile katılan arasında elden para alışverişinin rutin işlem olup olmadığının belirlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre;
1-Hapis cezaları alt sınırdan tayin olunduğu halde ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezalarına esas alınması gereken tam gün sayılarının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,
2-Sanık hakkında hükmedilen adli para cezasının, paraya çevrilmesi sırasında uygulanan TCK’nın 52/2. maddesinin gösterilmemesi suretiyle, CMK’nın 232/6. maddesine aykırılık oluşturulması,
3-Sanık hakkında temel ceza belirlenerek tespit edilen gün para cezası üzerinden TCK’nın 62. maddesi uyarınca indirim yapılıp TCK’nın 52/2. maddesi gereğince belirlenen 20 TL üzerinden sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerekirken 5237 sayılı TCK’nın 61/8 maddesine aykırılık oluşturacak şekilde ve yazılı biçimde uygulama yapılması,
Bozmayı gerektirmiş olup sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.