Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16277 E. 2014/2189 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16277
KARAR NO : 2014/2189
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/173542
MAHKEMESİ : İzmir(Kapatılan) 26. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/12/2010
NUMARASI : 2009/1055 (E) ve 2010/817 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Gerekçeli karar başlığında 01/07/2007 olan suç tarihi yerine 2005 yılı yazılmış ise de bu hususun mahallinde düzeltilmesinin mümkün olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Sanığın, Denizli Sanayi Gazları Ticaret Limited Şirketi’nde işletme müdürü olarak görev yaptığı, işletmede bulunan tüplerin demirbaşa kaydedilerek kendisine zimmetlendiği, görev yapmakta olduğu dönemde işletmede bulunması gereken tüplere ilişkin olarak yapılan incelemede; 2005 yılı aralık ayında 78 adet, 2007 yılı ocak ayında ise 100 adet olmak üzere toplam 178 adet oksijen tüpünün eksik olduğunun tespit edildiği, eksik olan tüplerle ilgili sanığa ihtarname gönderildiği; fakat herhangi bir sonuç alınamadığı, bu nedenle şirketin 53.400 TL zararının bulunduğu, sanığın kendi isteği ile 01/07/2007 tarihinde şirketten ayrıldığı, bu şekilde tüplerin eksik olduğunun sonradan anlaşıldığı, böylece sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, alınan bilirkişi raporunda, bazı belgelerin gönderilmemesi nedeniyle sonuca ulaşılamadığı belirtilmekle, öncelikle tüplerin günlük olarak sayıldığı dikkate alınarak, sanığın hangi dönemlerde bu işyerinde çalıştığı, bu süre içinde kendisine tüplerin zimmetlenip zimmetlenmediği, zimmetlenmiş ise buna dair belgelerin neler olduğu, sanık 01/07/2007 yılında şirketten ayrılmasına rağmen, 2005 yılı Aralık ve 2007 yılı Ocak ayındaki açıkların neden daha sonra tespit edildiği, yapılan günlük sayımlar sonucu bu açıkların neden belirlenmediği hususlarının ilgili katılan şirketten sorulması, günlük olarak yapılan sayım tutanakları, ay sonu sayım tutanakları, elde bulunan tüpler ve müşteride bulunan tüplere ilişkin tutanaklar ile tüp takip defterlerinin ve açığın tespit edildiğine dair belge asıllarının tamamının getirtilmesi, bu belgelerde imzası bulunan işyeri çalışanlarının tanık sıfatıyla dinlenerek iddiaların sorulması, İzmir 8. İş Mahkemesi’nin 2008/380 Esas sayılı dava dosyasında, şirket zararlarının hesaplandığı belirtilmekle, ilgili dava dosyasının getirtilmesi, onaylı bir suretinin dosyaya konulması, bütün delillerin toplanmasından sonra dosyanın tekrar bilirkişiye tevdiinin sağlanarak, sanığa zimmetlenen tüplerin, belirtilen dönemlerde ne yapıldığı, hangi müşteriye verildiği, sanığın çalıştığı konum itibariyle yetkisinin bulunup bulunmadığı, tüp sayım kontrollerine göre hangi dönemde ne kadar tüp eksildiği ve bunun sorumlusunun kim olduğu, şirketin diğer çalışanlarının bu konuda yetkilerinin bulunup bulunmadığı, elde ve müşteride bulunan tüpler çıkıldıktan sonra ortaya çıkan açığın neden kaynaklandığı, sonuç olarak sanığın hangi tarihteki eylemi nedeniyle şirketin zararının bulunup bulunmadığının kesin olarak tespiti için ayrıntılı rapor alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmeyerek eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.