YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16260
KARAR NO : 2014/8343
KARAR TARİHİ : 29.04.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/177264
MAHKEMESİ : Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/04/2010
NUMARASI : 2009/264 (E) ve 2010/93 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak
kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Katılanın “sahibinden.com” isimli internet sitesinde satılık bir araç ilanı gördüğü, ilanda yazılı olan GSM hattını aradığı, telefona çıkan ve kendisini F.. D..olarak tanıtan sanık ile söz konusu aracı 27.000 TL’ye satın almak üzere anlaştığı, sanığın katılandan kapora göndermesini istediği, bunun üzerine katılanın sanık adına olan posta çeki hesabına 300 TL para havale ettiği, daha sonra aracın devrini almak ve servise göstermek üzere Bursa Terminalinde buluşmak için sözleştikleri, ancak sanığın buluşma yerine gelmediği böylece katılanı dolandırdığı iddia edilen somut olayda,
Diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yargıtay Caza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 02.04.2013 tarih ve 15-1293/111 sayılı kararında belirtildiği üzere sanığın belirtilen eylemin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-f, son maddesindeki suçu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMK’nın 326/son maddesi gereğince sanığın ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 29/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.