Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16232 E. 2014/8566 K. 30.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16232
KARAR NO : 2014/8566
KARAR TARİHİ : 30.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/148401
MAHKEMESİ : Kırklareli Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/04/2010
NUMARASI : 2009/510 (E) ve 2010/238 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Somut olayda; uzun süredir katılanla birlikte yaşayan sanığın, katılanın satın almış olduğu otomobili İstanbul’a gitmek için almasına rağmen, Gümüşhane iline gittiği ve aracı geri getirmediği sabit olmakla güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Katılanın şikayeti üzerine kolluk görevlilerince aranan sanığın, aracın kendisinde olduğunu söyleyip, bir süre sonra suça konu aracı bulunduğu yer kolluğuna sağlam ve eksiksiz bir şekilde teslim ettiği anlaşıldığından, hakkında TCK 168. maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun tartışılmaması
2- Adli sicil kaydına göre Türkiye Mahkemeleri’nce verilmiş bir sabıkası bulunmayan ve aracı kendi rızasıyla kolluk görevlilerine teslim eden sanığın, duruşmada gözlemlenen iyi hali nedeni ile hakkında takdiri indirim uygulanıp cezasının da ertelenmesi karşısında, katılanın zararını giderip gidermediği tartışıldıktan sonra sonucuna göre CMK’nın 231. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın zararı gidermeye yanaşmadığı şeklinde eksik gerekçeyle CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.