YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16217
KARAR NO : 2014/8218
KARAR TARİHİ : 28.04.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/144183
MAHKEMESİ : Şemdinli Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/10/2009
NUMARASI : 2008/239 (E) ve 2009/627 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehin etmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Sanığın katılana ait şirkette sigortalı olarak çalıştığı, anlaşma gereği sanığın katılanın şirketine ait tanker ile Muş’taki Nato üssünden akaryakıtı aldığı ve akaryakıtı Şemdinli’deki Askeri Birliğe teslim etmesi gerekirken yol kenarında aracı park ederek boru yardımı ile depoda bulunan mazotu bidonlara doldururken devriye gezen jandarmaya yakalandığı olayda, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06.10.2009 tarih ve 8-124-224 sayılı kararında açıkça belirlendiği gibi temel cezanın belirlenmesinde hâkim somut olayda TCK’nın 61/1. maddesi göz önünde bulundurarak işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırları arasında temel cezayı belirlerken aynı yasanın 3/1. maddesi uyarınca hüküm ile işlenen fiil arasında “orantı” bulunmasını gözetmek durumundadır. Hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçenin yasal ve yeterli olması denetime izin verecek şekilde açıkça gösterilmesi gereklidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kullanılan gerekçenin TCK’nın 61. maddesi anlamında yasal ve buna bağlı olarak alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilmesi doğru bir uygulama olarak kabul edilebilir ise de; adalet, hakkaniyet ve nasafet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, yerinde bulunmayan gerekçe ile fiilin ağırlığıyla orantılı olmayacak şekilde asgari haddin çok üzerinde temel ceza tayin edilerek teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/04/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.