Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16213 E. 2014/8220 K. 28.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16213
KARAR NO : 2014/8220
KARAR TARİHİ : 28.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/134188
MAHKEMESİ : Adana 14. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/06/2009
NUMARASI : 2007/1186 (E) ve 2009/523 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Şikayetçilerden A.. A..’ın İSMAR adında mobilya koruyucu ürünleri satmak üzere bir işyeri açtığı, bu işyerinde çalıştıracağı elemanları gazete ve el ilanları vererek aradığı, ilanı okuyan sanığın işe girmek üzere şikayetçi Ahmet’in müracaat ettiği, yaptığı görüşmeler sonrasında bu işlerden anladığına kanaat getirerek sanığı işe aldığı, sanığa de işe girmek için müracaat edenlerle görüşmeler yapmasını, uygun gördüğü kişileri de işe almasını söyleyerek işyerini sanığa bırakıp işyerinden ayrıldığı, gazetedeki iş ilanlarını gören şikayetçilerin belirtilen adrese giderek sanık ile görüştükleri, yapılan bu görüşmelerde sanığın işyerinin kendisine ait olduğu yönünde gerçeğe aykırı beyanlarda bulunarak şikayetçileri işe aldığı, bir kaç gün şikayetçilere ne yapacaklarını anlatan sanığın 19/01/2007 tarihinde saat 12:00 sıralarında şikayetçilerden Ferhat’ı yanına çağırarak sizin kontör sorununuz var, git arkadaşlarının telefonlarını topla, üzerlerine
numaralarını yaz, onları personel aile yapıp kontör yükleyeceğini söyleyerek çalışanların telefonlarını istediği, Ferhat’ın da durumu çalışanlara anlatması üzerine kendisi de dahil olmak üzere M.. K.., H.. S.., N.. Y.., Z.. K.., Z.. K.., M.. K.. ve F.. E..’in cep telefonlarını toplayıp sanığa teslim ettiği telefonları alan sanığın işyerinden ayrıldıktan sonra bir daha gelmediği, telefonları sattığı ve GSM şirketlerinden yapılan araştırmalarda telefonların değişik illerde bir çok kişi tarafından kullanıldığının belirlendiği olayda, dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın eylemini birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlediğinin anlaşılması karşısında; sanık hakkında tek suçtan hüküm kurularak, belirlenecek temel cezanın 5237 sayılı TCK’nın 43/2. maddesi uyarınca artırılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurularak fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.