Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16122 E. 2014/8622 K. 30.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16122
KARAR NO : 2014/8622
KARAR TARİHİ : 30.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/171358
MAHKEMESİ : İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 10/12/2009
NUMARASI : 2009/82 (E) ve 2009/354 (K)
SUÇ : Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-g maddesinde suçun; “Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle” işlenmesi nitelikli bir hâl olarak düzenlenmiştir. Bu nitelikli halin uygulanması için, basın ve yayın araçlarının dolandırıcılık suçunun işlenmesinde özel bir kolaylık sağlamış olması gerekir. Failin, yarar sağlamak için gerçek olmayan bir durumu basın organında haber ya da reklam olarak yayınlatması ve bunu mağduru aldatmada kullanması halinde basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçu işlenmiş olacaktır. Bu manada gazeteler ve televizyonlar gibi görsel ve yazılı basın ve yayın araçlarının sağladığı ilân, program, haber içerikleri vb. suça konu edilebilmekte, kişiler kolaylıkla aldatabilmektedirler. Gazeteye verilen ilanın sadece sanığa ulaşılmasına yardımcı olduğu, şikâyetçinin aldanmasında ve hileli hareketlerin gerçekleştirilmesinde kolaylık sağlamadığı takdirde TCK’nın 158/1–g maddesinin varlığından söz edilemez. Yine şikâyetçinin basit bir araştırmayla gerçeği öğrenebileceği durumda, dolandırıcılığın nitelikli halinden bahsedilemez. Gazetede münhasıran ilan verilmesi yeterli olmayıp, ilanında hileli hareketlerin gerçekleştirilmesinde tarafların aldatılmasında etkisinin bulunması gerekir.
Gazetede sahibinden satılık eşya ilanında, eşya tanıtılmadan soyut bir bilgilendirme üzerine verilen telefondan yapılan arama ile gelişen aldatmada, gazeteye verilen ilanın failin sadece şikayetçiye ulaşmasına yardımcı olduğu, hileli hareketlerin gerçekleştirilmesi ve şikayetçinin aldatılmasında bir kolaylık sağlamadığı hallerde, “basit dolandırıcılık”, ilanda eşya gerçeğine aykırı olarak tanımlanıp, orjinalinden daha ucuza gösteriliyorsa, teşhir ve gösterim üzerine mağdur yanıltılmışsa nitelikli dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Sanığın, elinde mevcut olmadığı halde satılık ucuz fiyata bilgisayar bulunduğu şeklinde Star gazetesine ilan verdiği, Nizip İlçesinde oturan katılanın bu ilanı okuyup ilanın altındaki sanığa ait cep telefonunu arayarak bilgi aldığı, akabinde sanığın yaklaşık 10 gün sonra 0542 7356101 numaralı telefonu kullanarak katılanı cep telefonundan arayıp, elinde sınırlı sayıda bilgisayar kaldığını, kampanyanın bitmek üzere olduğunu, para göndermesi halinde kendisine bir adet dizüstü bilgisayar göndereceğini söylediği, bu beyana inanan katılanın 29.12.2007 tarihinde sanığın bildirdiği Türkiye İş Bankası İzmir/Şirinyer Şubesindeki 34190848760 numaralı hesaba toplam 590 TL havale yaparak para gönderdiği, ancak sanığın söz konusu bilgisayarı katılana göndermediği, bilahare sanığın 04.02.2008 tarihinde tekrar katılanı arayarak sistemde bir hata olduğunu, 200 TL daha yatırması halinde bilgisayarı göndereceğini söylediği, katılanın bu beyan üzerine aynı gün sanığın hesabına 200 TL daha havale yaptığı, bu parayı da çeken sanığın yine suça konu bilgisayarı katılana göndermeyerek hileli hareketler ile haksız menfaat temin etmek suretiyle atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda, suça konu gazete ilanının aslı ya da onaylı örneği getirtilip, sanığın verdiği ilan değerlendirilerek, ilanda aldatıcılık özelliği olan cümleler bulunup bulunmadığı tespit edilip, hilenin varlığı halinde eylemin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-g maddesinde düzenlenen basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturacağı; ilanda hile bulunmayıp, sadece haber verme şeklinde ise ve aldatıcılık özelliği sadece şahıslarla birebir konuşma sırasında oluşmuşsa, eylemin aynı Kanunun 157. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık kapsamında olacağı gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.