Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16067 E. 2014/8457 K. 29.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16067
KARAR NO : 2014/8457
KARAR TARİHİ : 29.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/132419
MAHKEMESİ : Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/11/2009
NUMARASI : 2009/197 (E) ve 2009/442 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Hüseyin Sever isimli şahsın işyerinden çalınan çeki, bir şekilde ele geçiren sanığın, çalıntı olduğunu bilerek katılandan almış olduğu halılara karşılık 11.250 TL bedelli çeki vermek suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia edildiği somut olayda; sanığın aşamalarda tutarlılık gösteren savunmasında, suça konu çeki N. Y. isimli şahıstan aldığını ve iki ay önce almış olduğu halıların borcuna karışılık katılana verdiğini, çekin çalıntı olduğunu bilmediğini beyan etmesi, ayrıca 09.03.2007 tarihli Gaziantep Emniyet Müdürlüğü fezlekesinde, sanığın ifadesinde adı geçen N. Y.’un kendisi dışında C. Ş. ve M.K. isimli şahıslara da çek verdiğini beyan ettiğinin yazılı olması, soruşturma aşamasında beyanı alınan M. K.’ın ortağı olduğu bildirilen E. D. isimli şahsın ifadesinde, sanığın savunmasında adı geçen N. Y.’dan çek aldıklarını ve
kendilerinin de dolandırıldığını beyan etmeleri ve kolluk tarafından yapılan araştırma sonucu Nu. Y.’un açık kimlik bilgilerine ulaşıldığının ve fakat adresini terk edip nüfusa kayıtlı olduğu Mardin ili Ömerli ilçesine gittiğinin tespit edilmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için, öncelikle suça konu çekin önceden doğan bir borca karşılık verilip verilmediğinin araştırılması, bu hususta katılanın ifadesine başvurulup, varsa sanıktan bu hususu ispat eder belgesinin istenmesi, sanığın savunmasında ismi geçen C.Ş. ve M. K. ile soruşturma aşamasında ifadesi alınan E. D. isimli şahsın tanık olarak beyanlarının alınması, çeki sanığa verdiği iddia edilen ve açık kimlik bilgileri tespit edilen N. Y.’un konuya ilişkin beyanının alınması, çekteki yazı ve imzaların sanığa ya da tespit edilmesi halinde Nu.Y.a ait olup olmadığının tespiti için, huzurda alınmış olan imza ve yazı örneklerinin yanı sıra başka amaçla atılmış samimi imzalarını içeren belge asılları (resmi daireler ve bankalardaki imzasını içeren belgeler) getirtilip uzman bilirkişiden rapor alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, eksik inceleme ile hüküm tesisi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.