Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/16061 E. 2014/8539 K. 30.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/16061
KARAR NO : 2014/8539
KARAR TARİHİ : 30.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/130691
MAHKEMESİ : Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/12/2009
NUMARASI : 2009/378 (E) ve 2009/619 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-g maddesinde suçun; “Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle” işlenmesi nitelikli bir hâl olarak düzenlenmiştir. Bu nitelikli halin uygulanması için, basın ve yayın araçlarının dolandırıcılık suçunun işlenmesinde özel bir kolaylık sağlamış olması gerekir. Failin, yarar sağlamak için gerçek olmayan bir durumu basın organında haber ya da reklam olarak yayınlatması ve bunu mağduru aldatmada kullanması halinde basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçu işlenmiş olacaktır. Bu manada gazeteler ve televizyonlar gibi görsel ve yazılı basın ve yayın araçlarının sağladığı ilân, program, haber içerikleri vb. suça konu edilebilmekte, kişiler kolaylıkla aldatabilmektedirler.
Gazeteye verilen ilanın sadece sanığa ulaşılmasına yardımcı olduğu, şikâyetçinin aldanmasında ve hileli hareketlerin gerçekleştirilmesinde kolaylık sağlamadığı takdirde TCK’nın 158/1–g maddesinin varlığından söz edilemez. Yine şikâyetçinin basit bir araştırmayla gerçeği öğrenebileceği durumda, dolandırıcılığın nitelikli halinden bahsedilemez. Gazetede münhasıran ilan verilmesi yeterli olmayıp, ilanında hileli hareketlerin gerçekleştirilmesinde tarafların aldatılmasında etkisinin bulunması gerekir. Gazetede sahibinden satılık eşya ilanında, eşya tanıtılmadan soyut bir bilgilendirme üzerine verilen telefondan yapılan arama ile gelişen aldatmada, gazeteye verilen ilanın failin sadece şikayetçiye ulaşmasına yardımcı olduğu,hileli hareketlerin gerçekleştirilmesi ve şikayetçinin aldatılmasında bir kolaylık sağlamadığı hallerde, “basit dolandırıcılık”, ilanda eşya gerçeğine aykırı olarak tanımlanıp, orjinalinden daha ucuza gösteriliyorsa, teşhir ve gösterim üzerine mağdur yanıltılmışsa nitelikli dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Sanığın herhangi bir işyeri bulunmadığı işyeri kaydı ve vergi kaydı bulunmadığı halde D.Turizm firması adıyla Hürriyet Gazetesi Akdeniz ekinde devre mülkleriniz nakte çevrilir şeklinde ilan verdiği, ilan sebebiyle arayanlara cevap vermek üzere bir bayan eleman görevlendirdiği, bu ilanı görerek verilen telefonu arayan katılana, bayan görevlinin sanığın talimatları doğrultusunda, 150 dolar ilan masrafını banka hesabına yatırdığı taktirde devremülk satışının 20 Nisan’da noter huzurunda yapılacağını söylemesi üzerine, katılanın verilen hesap numarasına belirtilen miktar parayı yatırdığı, ancak 19 Nisan’da verilen adrese gittiğinde, adreste sözkonusu şirketin bulunmadığı iddia edilen olayda;
İlanın verildiği gazete getirtilerek, ilan konusu incelenerek ilanda yanıltıcı ve aldatıcı anlatımlar bulunup bulunmadığı belirlenerek yanıltıcı özellikler bulunması halinde eylemin TCK 158/1-g maddesinde tanımlanan suçun bulunmaması halinde yanıltıcı işlemlerin telefonla gerçekleştirilmesi nedeniyle aynı kanunun 157/1. maddesinde öngörülen dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule görede;
Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı ceza alt sınırdan belirlendiği halde yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle adli para cezası tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılmak suretiyle tespit edilerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; 30.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.