YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/15751
KARAR NO : 2014/2290
KARAR TARİHİ : 10.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/136745
MAHKEMESİ : Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 15/12/2009
NUMARASI : 2009/205 (E) ve 2009/448 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunun madde 14 de, tacir;
“(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.
Ticaret şirketleri, aynı yasanın madde 124 de;
(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Madde 55-Yönetim Kurulu, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.
Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi ya da şirket adına hareket eden kişi ya da kooperatif yöneticisi olabilir.
Sanığın Ümraniye ilçesi Ihlamurkuyu mahallesinde yapmakta olduğu inşaattan katılanın … ve … no’lu daireleri 20.07.2006 tarihli harici sözleşme ile satın aldığı, sanığın katılana sattığı dairelerden … no’lu daireyi Üsküdar 6. Noterliğinin 04.05.2007 tarih ve 15794 yevmiye numaralı sözleşmesi ile başka bir kişiye sattığı, sanık tarafından bu satış bedeline ilişkin katılana senet verildiği, sanık tarafından ödenmemesi üzerine katılan tarafından icra takibi başlatıldığı olayda,
Sanığın 20.07.2006 tarihli sözleşme ile suça konu … numaralı daireyi satma konusunda katılanla anlaştığı, aynı yeri 04.05.207 tarihinde İ..C..G..’ye devrettiği, İ…C..G.. ile yapılan adi sözleşmenin tarihinin dosyada mevcut tapu emlak alın satım belgesinden kesin olarak anlaşılamadığı, ancak İ.. C..G.. ve babası Y… G..’nün sanığa yaptığı ödemelere ilişkin tahsilât makbuz tarihleri olan 15.02.2006, 29.03.2006 ve 25.10.2007 tarihlerinin katılana yapılan satım tarihinden önce olması nedeniyle, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için, sanığın suça konu dairelere ilişkin yaptığı alım satım sözleşmeleri getirtilerek hangi tarihte sözleşme yaptığı ve ödeme aldığının belirlenmesi, sanığın katılana yaptığını beyan ettiği ödemelere ilişkin belge olup olmadığının araştırılması ve sanığın verdiği senet hakkında yapılan Kadıköy 3. İcra Müdürlüğü’nün 2007/13110 sayılı dosyası getirtilip denetime olanak verilecek şekilde onaylı bir örneği dosya içine alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.