Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/15680 E. 2013/18650 K. 27.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/15680
KARAR NO : 2013/18650
KARAR TARİHİ : 27.11.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Beraat , Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1-Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükümler bakımından yapılan temyiz isteğinin incelenmesinde;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. … tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. ilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin,üvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunun Madde 14 de, Tacir;
“(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından … bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.
Ticaret şirketleri,aynı yasanın Madde 124 de
”(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir.Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır.Madde 55 – Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır.Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır.Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.
Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir.Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir.Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
Sanıklardan …’ın katılan şirketin ortağı ve müdürü olduğu dönemde Yeni Zelanda’da…. Services ünvanlı faaliyet alanı yurt dışındaki gemilere yakıt ve yağ satışı olan bir firma kurduğu ,ancak bu firma için katılan şirket ofisinin bulunduğu binada ofis kiraladığı,katılan şirketin çalışanlarının bu ofiste yaklaşık 6 ay çalıştırıldığı ve maaşları ve sigorta primlerinin katılan şirkete ödettirildiği yine katılan şirket tarafından … 1 ve Miraç 3 isimli yabancı bayraklı gemilere satılan yakıt bedellerini kendi hesabına geçirdiği,katılan şirkette kurucu, ortak ve müdür olarak görev yaptığı 30.01.2006 tarihine kadar katılan şirketin ticaret sicilinde belirtilen iştigal alanıyla ilgili ticaret dalında kendi kurduğu firma hesabına … gördüğü, sanıklardan …’ın ise katılan şirkette görev yaptığı süre içerisinde … isimli firmada da çalıştığının iddia edildiği somut olayda; sanıkların atılı suçu işlediklerine dair soyut iddiadan başka, her türlü şüpheden uzak, mahkumiyetlerine yeterli, kanuni ve takdiri, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatlerine yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre,yerinde görülmeyen katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2-Sanıklar hakkında güveni kötüye kullanma suçundan kurulan hükümler bakımından yapılan temyiz isteğinin incelenmesinde;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi
veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Sanıklardan …’ın katılan şirket tarafından yakıt sağlandığı ileri sürülen … Gemi Acenteliği Dış Tic. Nak. Gözetim Tic. ve San. Ltd.Şti.’nden aldığı 5.625 ABD Dolarını katılan şirkete vermesi gerekirken iade etmediğinin iddia edildiği somut olayda;Sanık …’ın katılan şirket tarafından yakıt sağlandığı ileri sürülen, … Gemi Acenteliği Dış Tic. Nak.Gözetim Tic.ve San Ltd.Şti.’nden şahsi hesabına 27.10.2005 tarihinde havale edilen 5625 ABD dolarını, şirketin genel müdürü olan sanık …’ın talimatı ile kendi banka hesabına havale ettirdiğini ve hesabından çekip, şirket adına yapılması gereken ödemeleri yapıp kalan miktarı elden sanık …’a verdiğini beyan etmesi karşısında;gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından, belirtilen tarihlerde şirket adına ödeme yapılıp yapılmadığının tespiti bakımından şirket kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelettirilmesi, savunma içeriğinin diğer sanıktan sorulmasından sonra sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu sanık … hakkında beraat sanık … hakkında mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre;
Sanık … hakkında kurulan hüküm bakımından;
Hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde, ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup sanık … ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27/11/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.