Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/15576 E. 2014/6990 K. 14.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/15576
KARAR NO : 2014/6990
KARAR TARİHİ : 14.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/129668
MAHKEMESİ : Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/11/2009
NUMARASI : 2009/1136 (E) ve 2009/1000 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılan R.. B..’in, kendisine ait olan markette, arkadaşı olan katılan A.. Ç.. ile birlikte bulundukları sırada, yanlarına gelen sanığın, kendisini Mustafa ismi ile tanıtıp, öğretmen olduğuna dair yalan söyledikten sonra, bir arkadaşı için satılık ev aradığını belirterek katılanlar ile konuşmaya başladığı, sohbet sonrasında; “ben kuzu almaya gidiyorum” şeklinde söyleyerek katılanların bulunduğu yerden ayrılmak istediği sırada; katılanların, kuzunun fiyatını sordukları, sanığın bir tane kuzunun 70 TL olduğunu belirtmesi üzerine; katılan R.. B..’in 1 tane, katılan A.. Ç..’ın ise 2 tane kuzu satın almak istediklerini belirtikleri ve sanık ile fiyat konusunda anlaştıkları, sanığın, kuzuları kestirip getireceğini söyleyerek katılan R.. B..’den 70 TL, katılan A.. Ç..’dan da 120 TL parayı alarak sözde kuzuları getirme bahanesiyle oradan ayrıldığı ancak; belirttiği saatte gelmeyerek üzerine atılı olan dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanların aşamalarda aynı doğrultuda verdikleri ifadelerine, teşhis tutanağına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, kendisini farklı bir isim ile tanıttıktan sonra, öğretmen olduğuna dair yalan söyleyerek katılanları aldatıp, sözde kuzu satacağından bahisle katılanların paralarını almak suretiyle haksız menfaat temin etmesi şeklinde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,ancak;
1-Sanığın, sergilediği hileli hareketlerle her iki katılandan aynı zamanda para alarak haksız menfaat temin etmesi şeklinde gerçekleştiği sabit görülen olayda; dolandırıcılık suçunun, 5237 sayılı TCK’nın 43/2. maddesi kapsamında, birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlendiğinin anlaşılması karşısında; zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayarak her iki katılana yönelik eylem nedeniyle yazılı şekilde ayrı ayrı hüküm kurulmak suretiyle fazla ceza tayini,
2-Katılanların uğradığı zararın, sanığın tutuklu olduğu dönemde oğlu tarafından giderildiğinin anlaşılması karşısında; sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168 maddesinde düzenlenen “etkin pişmanlık” hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.