YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/15571
KARAR NO : 2014/6987
KARAR TARİHİ : 14.04.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/128814
MAHKEMESİ : Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/02/2010
NUMARASI : 2006/284 (E) ve 2010/19 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Somut olayda; 06.12.2005 tarihinde, saat 14:30 sıralarında mağdurun iş yerine ait olan….. numaralı hattın kendisini Vali yardımcısı M. D. olarak tanıtan erkek bir kişi tarafından aranarak; lösemili bir çoçuğa ilik nakli yapılacağını, maliyetinin 40.000 TL olduğunu, 33.750 TL’lik kısmının temin edildiğini, kalan kısmının ise henüz tamamlanamadığını, söz konusu paranın kalan kısmının tamamlamaya çalıştıklarını belirterek mağdurdan sözde yardım amaçlı para istediği, mağdurun istenilen parayı hafta sonuna kadar ancak verebileceğini söylemesi üzerine, arayan kişinin, paranın hemen verilmesinin gerektiğini söyleyerek teşekkür edip telefonu kapattığı, telefon görüşmesinden sonra mağdurun, oğlu olan
tanık F.. K..’yu bankaya göndererek hesabından 500 TL para çekmesini ve Samsun Valiliğine giderek Vali Yardımcısı olan M. D.’e vermesini söylediği, tanık F.. K..’nun banka hesabından çektiği 500 TL parayı Samsun Valiliği Özel Kalem Müdürlüğüne teslim ettiği, durumdan bu şekilde haberdar olan Samsun Valisi olan Mustafa Demir’in, mağduru telefon ile arayarak; Samsun’da bu isimde bir Vali yardımcısının bulunmadığını, kendisinin Samsun Valisi olduğunu ve lösemili bir hasta için herhangi bir yardım taleplerinin de olmadığını belirtmesi üzerine başlayan suç soruşturmasında; şüphelinin kimliğinin tespit edilememesi nedeniyle soruşturmaya daimi arama olarak devam edilmesine karar verilmesinden sonra, Gebze İlçe Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından, ülke genelinde çeşitli sanayi kuruluşlarını ve iş adamlarını telefon ile arayarak kendilerini Vali, Vali yardımcısı, Belediye Başkanı gibi ünvanlarla tanıtıp, hasta bir vatandaş için yardım topladıklarını belirtmek suretiyle para isteyen kişilere yönelik yürütülen soruşturma kapsamında; 5 şüphelinin yakalandığı ve şüphelilerden biri olan R.. D..’in üzerinde yapılan adli aramada; 1 adet …………imei numaralı cep telefonu ile içerisinde takılı vaziyette bulunan ….. numaralı hattın ele geçirildiği, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığınca şüphelilerin kullandıkları telefon hatlarının görüşme detaylarının ilgili GSM operatörlerinden istendiği ve gelen görüşme dökümlerinde; Samsun İlinde mağdur Ö.. K..’nun dolandırılmaya kalkışılması olayında, mağdurun iş yerindeki ….. numaralı telefon hattının H. A. adına kayıtlı olan; ancak sanık R.. D.. tarafından kullanılan ……… numaralı telefon hattından arandığının tespit edildiği, HTS raporu içeriğinde; olayın meydana geldiği 06.12.2005 tarihinde, saat 12:54 te, mağdura ait iş yerinde bulunan …… numaralı telefon hattının aranarak 180 saniye görüşme yapıldığı, aramanın da …….. numaralı telefon hattı ile yapıldığı ve söz konusu hattın sanık tarafından kullanıldığının tespit edildiği, sanığın da söz konusu hattın kendisi tarafından kullanıldığını kabul ettiği, sanığın bu şekilde eylemi gerçekleştirdiği sabit görülmekle;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Kamu kurum ve kuruluşların aracı kılınması suretiyle dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için kamu kurumlarının isimlerinin veya ünvanlarının kullanılması yeterli olmayıp, maddi varlıkları olan unsurlarının da kullanılmasının gerekeceği, araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanma şeklinde hileli hareketler sergilenerek mağdurda güven oluşturulup aldatılmasından sonra haksız menfaat temin edilmesinin gerekeceği; oysaki somut olayda; sanığın telefonda kendisini vali yardımcısı olarak tanıtmasından ibaret eyleminde, hileli hareketlerin kamu kurumunun maddi bir varlığı kullanılmadan sergilenmiş olması nedeniyle kamu kurumunun vasıta olarak kullanılmasından söz edilemeyeceğinin anlaşılması karşısında; sanığın eyleminin, 5237 Sayılı TCK’nın 157.maddesinde düzenlenen “basit dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle “Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunu oluşturduğunun kabulü ile TCK’nın 158/1-d maddesi uyarınca yazılı şekilde hüküm kurularak fazla ceza tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.