Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/15561 E. 2013/18426 K. 26.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/15561
KARAR NO : 2013/18426
KARAR TARİHİ : 26.11.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık …, hükmedilen cezanın nev’i ve miktarına, sanıklar … ve … için yasal koşulları bulunmadığından, sanıklar müdafiinin duruşmalı temyiz inceleme isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 318. maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede,
1-Sanıklar … ve … müdafisinin sanıklar hakkındaki beraat kararlarına yönelik temyiz isteminin incelenmesinde,
Sanıklar hakkındaki beraat kararının gerekçesine yönelik olmayan temyizde, sanıkların hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla, sanıklar müdafisinin temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Sanıklar …, … ve … hakkındaki dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde,
Kamu davasına sanıklar … ve … yönünden katılma istemi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeyen şikayetçi kurum vekilinin 5271 sayılı CMK’nın 260/1. maddesine göre, sanıklar hakkında kurulan hükmü temyize hakkı ve yetkisinin bulunduğu belirlenerek, aynı Kanunun 237/2 ve 238. maddeleri uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
3-Sanık … hakkındaki dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan verilen kararlara yönelik sanık müdafinin temyiz isteminin incelenmesinde,
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.
Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.
Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Somut olayda; sanık …’ın yetkili temsilci olduğu … Metal Saç End. ve Tic. Ltd. Şti.ni sanık …’ın vekalet ile idare ettiği, sanık …’in işyeri için katılan … şubesinden kredi almak istediği, bankaya teminat olarak katılan …’ı borçlu gösterdiği 30.06.2007 vade tarihli 24.720 TL bedelli ve 16.06.2007 vade tarihli 22.475 TL bedelli iki adet bonoyu katılan … adına sahte olarak düzenleyerek verdiği ve 47.000 TL tutarındaki krediyi aldığı anlaşılmakla sanık hakkındaki mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 52/4. Maddesine göre ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilmemesi,
2-Sahtecilik suçundan hüküm kurulurken uygulanan kanun maddesinin karar yerinde gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak, bu aykırılıkların, yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükme “taksitlerden birinin ödenmemesi halinde kalan cezanın tümden tahsiline” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına” ibaresinin eklenmesi ve hükmün ilgili kısımlarına “TCK’nın 204/1. maddesi uyarınca” ibaresinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri doğru olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 26.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.