Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/15425 E. 2014/7285 K. 16.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/15425
KARAR NO : 2014/7285
KARAR TARİHİ : 16.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/99782
MAHKEMESİ : Ünye Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/11/2009
NUMARASI : 2009/147 (E) ve 2009/222 (K)
SUÇ : Hukuki bir ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Temyiz kapsamında olmayan sanık C.. K..’ın kendisi adına ruhsatlı ……. plaka sayılı aracını diğer sanık Kadir’e haricen sattığı, aracın satış bedelinin bir kısmını aldığı, ancak 2.000 TL tutarındaki parasını alamadığı, sanık Kadir’in de bu aracı oto galericilik işi yapan tanık A.. A..’a haricen satıp karşılığında 1993 model kartal marka araç aldığı, ancak bu aracın üzerinde haciz olduğunu öğrenince tanık A.. A..’a geri verdiği, bu arada tanık Adem’in de sanık Kadir’den aldığı ve sanık Cemal adına ruhsatlı olan 52 EY 285 plaka sayılı aracı 18.04.2008 tarihinde katılan M.. C..’ye haricen sattığı ve katılanın aracın bedelini peşinen ödediği ve tanık Adem’le aralarında satış protokolü düzenledikleri, sanık Kadir’in tanık Adem’den olan alacığını alamaması üzerine diğer sanık Cemal’e de borcunu ödeyemediği, katılan Mahir’in haricen satın aldığı …… plaka sayılı aracın resmi satışını almak için sanık Cemal’e başvurduğunda sanıkların aracın katılan Mahir’de olduğunu öğrendikleri, bunun üzerine tanık Adem’i sanık
Kadir’e olan borcunu ödemeye zorlamak amacıyla her iki sanığın aralarında alacak borç ilişkisi olmadığı halde sanki varmış gibi 10.01.2008 tanzim tarihli 10.03.2008 vade tarihli 3.000 TL bedelli senet düzenledikler ve sanık Kadir’in alacaklı sıfatıyla senedi Ünye 1. İcra Müdürlüğü’nün 2009/781 esas sayılı dosyası üzerinden icraya koyduğu ve sanık Cemal adına kayıtlı olan ancak katılan Mahir’in haricen satın aldığı ve kullanmakta olduğu 52 EY 285 plaka sayılı aracın üzerine haciz koydurduğu ve sonradan İcra Müdürlüğü’ne verdiği dilekçeyle aracın ruhsat sahibi olan Cemal’e iade edilmesini sağladığı ve bu şekilde sanık Kadir’in bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla dolandırıcılık suçunu işlediği kabul olunan somut olayda ;
1-Katılanın doğrudan doğruya sanıklar ile olan alacak borç ilişkisinin tarafı olmaması ve sanıklar tarafından muvazaalı olarak düzenlenen bononun icra takibine konularak tahsil edilmeye çalışılması karşısında, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d maddelerinde öngörülen kamu kurumunun vasıta olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Kabule göre de;
Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, TCK’nın 53/4. maddesine aykırı olarak, aynı maddenin birinci fıkrasındaki hak yoksunluklarına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 16.04.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:

Dolandırıcılık suçu TCK’nın 157. maddesinde düzenlenmiş olup, madde metni ile gerekçesine göre; “Dolandırıcılık, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına, kişinin kendisine veya başkasına yarar sağlamasıdır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu tanıma göre suçun oluşabilmesi için;
a.Failin hileli bir davranışta bulunması,
b.Bu davranışlar sonucu mağdurun aldatılmış olması,
c.Mağdurun bu yanılgı sonucu yaptığı bir işleme kendisi ya da bir başkasının zararına olarak faile veya üçüncü kişiye
çıkar sağlamış olması gerekmektedir.
TCK’nın 158/1-d hükmü uyarınca, “kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle suçun işlenmesi” nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edilmiştir.
Bu tanımlardan anlaşılacağı üzere; Fail tarafından sergilenen hileli davranışlar ile mağdurun aldatılmasının, failin veya üçüncü şahısların haksız çıkarı elde etmeden önce veyahut da en geç haksız yararın elde edilmesi sırasında gerçekleşmiş olması gerekir. Haksız yarar elde edildikten (suç tamamlandıktan) sonra sergilenen hileli davranışların suçun oluşmasına etkisi yoktur.(Bkz. O. Yaşar, H. T. G., M. A. Türk Ceza Kanunu 4. kitap, Sh: 4613) Bu tür hileli hareket failin kendisini suçtan kurtarmaya yönelik olabileceği gibi, baştan beri suç kastıyla hareket edip etmediğini tespite yarayan hareketlerdir.
Bu ilkelerden hareketle, TCK’nın 158/1-d fıkrasındaki nitelikli halinin uygulanabilmesi için de, failin haksız yararı elde etmeden önce ve en geç haksız yararı elde ettiği sırada kamu kurumunun suçun mağduruna yönelik olarak aracı kılınması gerekmektedir.
Sanık K.. K..’ın, 200 lirasını sonra ödemek kaydıyla, hükmü temyiz etmeyen sanık Cemalden haricen satın aldığı …… plaka sayılı aracı oto galericiliği yapan tanık Adem Aslana haricen satıp karşılığından başka bir araç aldığı, ancak bu aracın üzerinde haciz olduğunu öğrenince tanık Adem’e geri vermesi üzerine tanık Adem’in sanıktan aldığı ve C.. K.. adına ruhsatlı olan …… plakalı sayılı aracı 18.04.2008 tarihinde katılan M.. C..’ye bedelini peşin olarak almak suretiyle haricen sattığı, sanık Kadir’in tanık Adem’den alacağını alamaması üzerine diğer sanık Cemal’e olan borcunu ödemediği, katılan aracın trafikte devrini almak üzere sanık Cemal’e başvurduğundan aracı katılanda olduğunu öğrenen sanıkların Kadir’e olan borcunu ödemeye zorlamak için aralarında alacak-borç ilişkisi bulunmadığı halde sanki böyle bir ilişki varmışçasına 10.01.2008 tanzim ve 10.03.2008 vade tarihli 3000 liralık senet düzenledikten sonra, sanığın alacaklı sıfatıyla bu senedi Ünye 1. İcra müdürlüğünün 2009/781 esas sayılı dosyası üzerinden takibe koyduğu ve aracın trafik kaydına haciz uygulatıp ruhsat sahibi Cemal’e iadesini sağlatmaları şeklinde gerçekleşen olayda;
Sanıkların eylemleri baştan beri dolandırıcılık kastıyla hareket ettiklerini ortaya koymakta ise de; Haksız menfaatin elde edilmesinden sonra Kamu kurumu niteliğindeki İcra Müdürlüğünün aracı kılınmış olması ve icra takibinde mağdurun taraf olmaması nazara alındığında, sanıkların eylemleri TCK’nın 157/1. maddesinde tanımlanan basit dolandırıcılık suçunu oluşturması nedeniyle yerel mahkemenin kararının bu nedenle bozulması gerekirken, eylemin aynı yasanın 158/1-d maddesinde yazılı nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturacağından bahisle bozulmasına dair sayın çoğunluğun görüşüne karşıyım.