Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/15386 E. 2014/7163 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/15386
KARAR NO : 2014/7163
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/91871
MAHKEMESİ : Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2009
NUMARASI : 2008/352 (E) ve 2009/313 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanığın 2006 yılında Akbaş Köyü’nde 100.000 m² pamuk ektiğine dair bildirimde bulunmasına rağmen, Kadastro ve Tarım İl Müdürlüğü temsilcilerince Akoba Köyü’nde yaptırılan incelemede 105.505m² alanda pamuk ekili olmadığı tamamının mısır-tütün olduğunun tespit edildiği, sanığın bir adet müstahsil makbuzu karşılığı 45.000 kg. sertifikalı kütlü pamuk satışının kabul edilerek karşılığında 15.352 TL doğrudan gelir desteği almak suretiyle haksız menfaat temin ettiği iddia edilen olayda, gerçeğin şüpheye yer vermeyecek şekilde ortaya çıkartılması bakımından; tarımsal faaliyetlere doğrudan gelir desteği ödenmesine dayanak teşkil eden yasal mevzuat celp edilerek, sanığın doğrudan gelir desteği aldığı dönemde mısır yada tütün ürününe destekleme yapılıp yapılmadığı, başka ürünler yönünden desteklenme ödemesi yapılması halinde, sanığın pamuk yerine mısır- tütün ektiği tespit edilen taşınmazdan ne kadar ürün elde edebileceği, bu ürün sebebiyle kendisine ne kadar ödeme yapılması gerektiğinin tespit edilebilmesi için uzman bilirkişilerden rapor alınması, bu şekilde kurum zararının oluşup oluşmadığının belirlenmesiyle sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.