Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/15209 E. 2014/2066 K. 06.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/15209
KARAR NO : 2014/2066
KARAR TARİHİ : 06.02.2014

Tebliğname No : 15 – 2012/81131
MAHKEMESİ : Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 31/01/2012
NUMARASI : 2011/405 (E) ve 2012/34 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
CMK’nın 260/1. maddesinde yer alan “…. katılan sıfatını alabilecek suretle suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır.” hükmü karşısında şikayetçi hazine adına vekilinin hükmü temyize hakkı bulunduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanığın, gerçekte 13/01/2005 tarihinde vefat ettiği Pirinçli Jandarma Karakol Komutanlığı’nın 14/07/2008 tarihli bildirimi ile ortaya çıkan babası M.. R..’ten sağlığında aldığı 02/08/2004 tanzimli vekaletnameye dayanarak, ölüm vakıasını nüfus idaresine bildirmeksizin Tarım İl Müdürlüğüne 2005 ila 2008 tarımsal faaliyet dönemlerine mahsus olarak doğrudan gelir, mazot-gübre, kuraklık desteklemeleri başvurularında bulunup, hisse nisbetinde tahakkuk eden destekleme bedellerini tahsil etmesi eylemlerinin “nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
I)Gerekçeli karar başlığında suç tarihi 13/01/2005 şeklinde yazılmış ise de; her tarımsal faaliyet yılı açısından yüklenen suç kastının yenileceği ve suçun tahakkuk ettirilen destekleme primlerinin hak sahibinin banka hesabına yatırıldığı tarih itibariyle oluşacağı nazara alınarak öncelikle tavsife konu tarımsal faaliyet yılları için hak sahibi görünen M. Reşit’in banka hesabına hangi destekleme (doğrudan gelir, mazot-gübre, kuraklık) primlerinin hangi tarihte yatırılmış olduğunun denetime olanak verecek şekilde açıklığa kavuşturulması, dosyada görülen nüfus kayıtlarına göre sanığın kardeşlerinin (mirasçılar) bulunduğu ve C. Arazi Bilgi Formlarına göre de taşınmazların hisseli oldukları dikkate alınarak; gayri menkullerin maliklerini ve paylarını gösterir tapu kayıtlarının onaylı örneklerinin ilgili idareden temin edilmesi, M. Reşit mirasçılarının ve taşınmaz ortaklarının iddia ve savunmalar doğrultusunda usulünce tanık sıfatıyla dinlenmesi toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı gerekçeyle hüküm kurulması,
II) Kovuşturmanın her aşamasında müdahale yoluyla kamu davasına katılma hakkı bulunan Tarım Bakanlığına (S.G.K.’na değil) duruşma günü usulen tebliğ olunup, davaya katılma olanağı sağlanmadan yargılamaya devamla karar verilmek suretiyle CMK’nın 234/1-b maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, şikayetçi vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.