Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/14946 E. 2014/6216 K. 02.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/14946
KARAR NO : 2014/6216
KARAR TARİHİ : 02.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/99093
MAHKEMESİ : Bakırköy 8. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 01/06/2009
NUMARASI : 2008/156 (E) ve 2009/454 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık (değişen suç vasfına göre hırsızlık)

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
1-Yolda yürüdüğü sırada müştekinin yanına gelen sanığın adres sorduktan sonra ayrıldığı, biraz ilerde yol üzerinde yanında kimliği tespit edilemeyen iki şahıs bulunduğu halde konuştuğu sırada yanlarından geçtiğini gördüğü müştekiye ”cenazem var, saatimi satıyorum, 12.000 Amerikan doları değerinde, görüyor musun? 1.000 TL teklif ediyorlar” diyerek müştekiye saati satabileceği bir yer olup olmadığını sorduğu, müştekinin Şirinevler de kuyumcular olduğunu söylemesi üzerine kimliği tespit edilemeyen şahıslardan birinin sanıktan saati kendisine satması karşılığında bir telefon ve 50 TL vermeyi teklif ettiği, sanığın kabul etmeyerek müştekiden telefon etmesi gerektiğini söyleyerek telefonunu istediği, müştekinin telefonu vermesinin ardından
kendisine ait sim kartı taktığı, bu kez kontörü olmadığını söyleyerek kontör alması için müştekiden para vermesini istediği, güvence olarak da değerli olduğunu söylediği saati müştekiye verdiği, müştekinin de inanarak sanığa 20 TL verdiği, parayı alan sanığın kontör alıp geleceğini söyleyerek ortadan kaybolduğunun anlaşıldığı olayda, eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hırsızlık suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
2-Kabule göre de;
Mükerrir olan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/7. maddesi gereğince “mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, 1 yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirlenmesi,
3-5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğun, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyumluk yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar, üst soyu ile diğer kişiler yönünden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar sürmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı açısından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 02.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.