Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/14945 E. 2014/6237 K. 02.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/14945
KARAR NO : 2014/6237
KARAR TARİHİ : 02.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/99090
MAHKEMESİ : Bakırköy 28. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/09/2009
NUMARASI : 2008/1499 (E) ve 2009/820 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-g maddesinde suçun; “Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle” işlenmesi nitelikli bir hâl olarak düzenlenmiştir. Bu nitelikli halin uygulanması için,basın ve yayın araçlarının dolandırıcılık suçunun işlenmesinde özel bir kolaylık sağlamış olması gerekir. Failin, yarar sağlamak için gerçek olmayan bir durumu basın organında haber ya da reklam olarak yayınlatması ve bunu mağduru aldatmada kullanması halinde basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçu işlenmiş olacaktır. Bu manada gazeteler ve televizyonlar gibi görsel ve yazılı basın ve yayın araçlarının sağladığı ilân, program, haber içerikleri vb. suça konu edilebilmekte, kişiler kolaylıkla aldatabilmektedirler.
Gazeteye verilen ilanın sadece sanığa ulaşılmasına yardımcı olduğu, şikâyetçinin aldanmasında ve hileli hareketlerin gerçekleştirilmesinde kolaylık sağlamadığı takdirde TCK’nın 158/1–g maddesinin varlığından söz edilemez. Yine şikâyetçinin basit bir araştırmayla gerçeği öğrenebileceği durumda, dolandırıcılığın nitelikli halinden bahsedilemez. Gazetede münhasıran ilan verilmesi yeterli olmayıp, ilanında hileli hareketlerin gerçekleştirilmesinde tarafların aldatılmasında etkisinin bulunması gerekir. Gazetede sahibinden satılık eşya ilanında, eşya tanıtılmadan soyut bir bilgilendirme üzerine verilen telefondan yapılan arama ile gelişen aldatmada, gazeteye verilen ilanın failin sadece şikayetçiye ulaşmasına yardımcı olduğu, hileli hareketlerin gerçekleştirilmesi ve şikayetçinin aldatılmasında bir kolaylık sağlamadığı hallerde, “basit dolandırıcılık”, ilanda eşya gerçeğine aykırı olarak tanımlanıp, orjinalinden daha ucuza gösteriliyorsa, teşhir ve gösterim üzerine mağdur yanıltılmışsa nitelikli dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Somut olayda;
Sanığın, www.sahibinden.com adlı internet sitesine N. D . marka fotoğraf makinasını satmak için ilan verdiği, müştekinin 01/05/2008 tarihinde bu ilanı okuyarak telefonla irtibat kurulmasını belirten sanığı ilandaki numaradan aradığı, yaptıkları görüşmede fotoğraf makinasının hiç kullanılmamış ve garantili olduğunu söyleyen sanığın 800 TL’yi 02/05/2008 Cuma günü saat 13:00’a kadar yatırması gerektiğini söylediği, müştekinin 02/05/2008 günü saat 11:37’de sanığın hesabına 800 TL’yi yatırdığı, daha sonra telefon açarak parayı yatırdığını bildirdiği, sanığın da kendisine fotoğraf makinasını anlaşmalı olduğu yurt içi kargo ile göndereceğini söylediği ancak aradan geçen sürede fotoğraf makinasını göndermediği gibi parasını da iade etmemek suretiyle 5237 sayılı TCK’nın 158/1-g maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia olunması karşısında, delilleri takdir etme görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı açısından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 02.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.