YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/14851
KARAR NO : 2014/6274
KARAR TARİHİ : 03.04.2014
Tebliğname No : 15 – 2011/253898
MAHKEMESİ : Finike Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/10/2010
NUMARASI : 2010/382 (E) ve 2010/667 (K)
SUÇ : Nitelikli güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
E.. Torna….Ltd. Ticari ünvanlı şirketin Hasyurt P. O akaryakıt istasyonunda 01.01.2008 tarihinden itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesi ile “pompacı” sıfatıyla çalışmaya başlayan sanığın; eniştesi E.. D.. adına P.O.A.Ş. tarafından müşterilerine verilen ….9700 nolu Postive Kart, çıkarttırıp 17.02.2008-15.02.2009 tarihleri arasında başka müşterilerin akaryakıt alımlarında usulsüz kullanması (puan toplaması) istasyon nezdinde cari hesabı bulunan müşterilere verilen ve bir örneği şirkette kalan şikayete konu veresiye fişlerine de kendi müşterisi (eniştesi tanık H.. A..) adına yazıp, kendisi imzalayarak akaryakıt vermesi eyleminin “zincirleme güveni kötüye kullanma” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
1-Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; tanık-enişte E.. D..’nın 14.07.2010 tarihli ve aşamalardaki anlatımlarında; Finike-K. K. firması çalışanı olup, otobüslerinin katılanın müdürü olduğu istasyondan akaryakıt aldığını, iddiaya konu Positive Kart başvurusunu sanığın isteği üzerine kendisinin yaptığını, bu kartın otobüslerin akaryakıt alımının da kullanılmış olabileceğini söylemesi, (aynı hususun 21.05.2010 tarihli kovuşturmaya yer olmadığı kararında da değerlendirildiği) tanık H.. Y..’in ise 16.09.2010 tarihli duruşmadaki beyanında “..iddiaya konu edilen veresiye fişlerinin düzenlenmesinde katılan İbrahim’in
bilgisi olduğunu, istasyonda ayrıca adına hesap açılmadan sanığın eniştesi H.T. adına kesilen veresiye fişleri ile alımların kendisine ait olduğunu, ödeme yapamayınca sorun çıktığını… bu fişleri teslim alan olarak kendisinin imzaladığını..” anlatması ve 27.04.2010 tarihli ekspertiz raporunun tamamlattırılmaması karşısında; mahkûmiyet kararına konu edilen “veresiye fişlerinin” somut olarak ortaya konulması, söz konusu fişlerdeki yazı-rakam ve imzaların sanık veya tanık Hüseyin’e ait olup olamadığının usulüne uygun şekilde alınacak bilirkişi raporu ile belirlenmesi, şirkette “müşteri(veresiye satış) cari hesap “açılma yönteminin muhasebe bölümü görevlisi tanık olarak dinlenip öğrenilmesi, tanık H. T. adına hangi tarihte, ne şekilde hesap açıldığının açıklığa kavuşturulması, tanık Hüseyin’in beyanı okunup katılanın bu hususta anlatımlarının tutanağa geçirilmesi, imkan dahilinde ise 17.02.2008 – 15.02.2009 tarihleri arasındaki alımların tanık Emin ve çalıştığı söylenen firma araçları ile bağlantısı bulunup bulunmadığının tespitine çalışılması, ….9700 nolu kartın hangi tarihte çıkarılıp kime teslim edildiğinin yararlanma koşullarının araştırılması, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken “denetime olanak verecek” nitelikte gerekçe gösterilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Kabule göre de; temel hapis cezası alt sınırdan takdir ve tayin olduğu halde aynı gerekçeye dayanılarak adli para cezasının belirlenmesine esas alınan temel tam gün birim sayısının asgari hadden uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle çelişkiye neden olunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.