Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/14829 E. 2014/6187 K. 02.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/14829
KARAR NO : 2014/6187
KARAR TARİHİ : 02.04.2014

Tebliğname No : 15 – 2012/214771
MAHKEMESİ : Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/05/2009
NUMARASI : 2007/109 (E) ve 2009/376 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; emekli yarbay olan şikayetçi H.. B.. ile Malatyalılar Derneği’nde tanışan sanığın, kendisini inşaat mühendisi olarak tanıtıp, aynı zamanda Ankara ilinde ihale komisyonu başkanı olan emekli general C.l A. isimli kişiyle yaş meyve ve sebze alımı yapacaklarını, Mersin’de büro tutacaklarını söyleyerek bu işleri takip etmesi için teklifte bulunduğu, bu teklifi kabul eden şikayetçinin sanık ile birlikte tanık A. E.’e ait haldeki işyerine gittikleri, burada meyve ve sebze alacaklarını söyleyerek limon pazarlığı yaptıkları, sonrasında şikayetçi ile tanık A. E.’in limon fiyatlarını ve kalitesini araştırmak üzere birlikte Ürgüp’e gittikleri, şikayetçi Hasan’ın edindiği bilgileri telefonla sanık Mesut’a ve emekli general C.l A. olarak bildiği beraat eden diğer sanık Özkan’a bildirdiği ve Ürgüp’ten bir kasa limon alarak Mersin’e geldiği, sanığın, şikayetçiye banka hesabı var ise emekli generalin Ankara’dan mal alımı için para yatıracağını söylediği, daha sonra sanığın, 24.05.2005 tarihinde şikayetçiye beraat eden diğer sanık Özkan’ın hesap numarasını vererek 240 TL yatırmasını istediği, daha sonra sanığın fasulye parasının eksik kaldığını söyleyerek aynı hesaba 2.000 TL daha yatırmasını istediği, şikayetçinin de 02.06.2005 günü bu hesaba 240 TL daha para yatırdığı, paraları alan sanık Mesut’un ortadan kaybolduğu sabit olmakla dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Dolandırıcılık suçunun zincirleme olarak işlenmesi karşısında, suç tarihinin son suçun işlendiği gün olan 02.06.2005 tarihi olduğu gözetilmeyerek lehe aleyhe kanun değerlendirilmesi yapılması,
2- Sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda şikayetçiye karşı aynı suçu birden fazla işlemesi nedeniyle TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle eksik ceza tayini,
3- TCK’nın 62/1. maddesi uygulanırken hapis cezasından indirim yapıldığı halde adli para cezasından indirim yapılmayarak fazla ceza tayini,
4- Sonuç gün para cezasının, TCK’nın 52/2. maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın gözetilmesine, 02.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.