YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/14742
KARAR NO : 2014/6339
KARAR TARİHİ : 03.04.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/125650
MAHKEMESİ : Konya 5. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/04/2009
NUMARASI : 2007/1038 (E) ve 2009/281 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın yokluğunda verilen 09.04.2009 tarihli hükmün, sanık tarafından kovuşturma aşamasında belirtilen adresten farklı bir adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebliğ olunması ve gerekçeli kararın tebliğ edildiği tarihte sanığın başka bir suçtan tutuklu olarak cezaevinde bulunduğunun dosya içeriğinden anlaşılması karşısında, yapılan tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği,fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, 02.09.2007 tarihinde müşteki M.. T..’ın ikametine giderek 60 adet kuzuyu tanesini 90 TL’den olmak üzere satın aldığı ve karşılığında üzerine yaklaşık olarak iki yıl önce taşındığı “Y. Süleymaniye Mahallesi Efendili Sokak No: 46 Konya” adresini yazdığı 5400 TL bedelli senedi tanzim ederek verdiği, akabinde 25.09.2007 tarihinde müşteki K.. E..’in ikametine giderek 20 adet kuzuyu tanesini 82,50 TL’den olmak üzere satın alıp yine aynı şekilde daha önceden ikamet edip ayrıldığı yeri adres olarak yazdığı 1650 TL bedelli senedi tanzim ederek müştekiye verdiği, senetlerin vadesi geldiği halde sanığın borcunu ödememesi üzerine müştekilerin verilen adresi kontrol ettiklerinde sanığın senetlerde belirttiği adreste oturmadığını tespit ettikleri, bu nedenle müştekilerin alacaklarını tahsil edemeyerek sanık tarafından dolandırıldıklarının iddia edildiği olayda,
Dolandırıcılık suçunu malvarlığına karşı işlenen diğer suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece malvarlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de, aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır. Somut olayda, suça konu senetler üzerinde yazılı olan adreslerin sanığın eski adresi olduğu, yapılacak küçük bir araştırma ile yeni adresinin tespit edilmesinin mümkün olduğu, eski adres yazılmasının tek başına senetleri geçersiz hale getirmediği, bu durumun hile olarak kabul edilemeyeceği, sanığın müştekilerin denetim imkanının ortadan kaldırmadığı, sanığın senetleri inkar etmeyerek borcu kabul edip ödeme yapacağını belirttiği, sanığın suç işleme kastıyla hareket ettiğine dair delil bulunmadığı, sanıkla müştekiler arasındaki ilişkinin alacak borç ilişkisine dayalı hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu, bu nedenle dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı dikkate alınarak, 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a, maddesi gereğince atılı suçlardan sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.04.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.