YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/14741
KARAR NO : 2014/6342
KARAR TARİHİ : 03.04.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/125347
MAHKEMESİ : Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 15/12/2009
NUMARASI : 2009/134 (E) ve 2009/363 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanık ile birlikte hareket eden bir kişinin ikametinin önünde oturan müştekinin yanına gelerek “ Yılmaz abi nasıl“ diye eşini sorduğu, akabinde “Fatma Teyzemiz öldü, ona hayır yapmak istiyoruz, bildiğin fakir insanlar varsa tespit et onlara para vereceğiz” diyerek müştekiyi dört katlı bir binanın önüne götürdüğü, daha sonra sanığın bu binadan çıkarak müşteki ile açık kimliği tespit edilemeyen şahsın yanına geldiği ve müştekiye 2500 TL para vererek “sen bunları dağıt“ dediği, bir müddet sonra sanığın “yukarıda hocalar var, bu paranın hayrının kabul olması için hocalar paraları okuyacak, ondan sonra vereceğim “ diyerek müştekiden parayı geri aldığı, bu esnada müştekiye hayrın kabul olması için senin de para vermen gerekir diyerek ikna edip üç adet toplam 52 gram olan 2000 TL değerindeki altınları alarak önlerinde bulundukları dört katlı binaya girdiği, bir süre geçtikten sonra sanık ile birlikte hareket eden diğer şahsın müştekiye binaya girerek para ve altınlarını almasını söylediği, müştekinin de içeriye girip baktığında altınlarını alan sanığı göremediği, tekrar dışarı çıktığında diğer şahsında gitmiş olduğunu gördüğü, bunun üzerine dolandırıldığını anladığının iddia edildiği olayda, sanığın eyleminin TCK’nın 158/1-a, maddesine uyan dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde basit dolandırıcılık suçundan mahkumiyete hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış haklarının CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca saklı tutulmasına 03.04.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.