YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/14739
KARAR NO : 2014/558
KARAR TARİHİ : 20.01.2014
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu kurumu zararına dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar görmüş bulunan şikayetçi kurumun, 5271 sayılı CMK’nın 260. maddesinin 1.fıkrası uyarınca hükmü temyize hakkı bulunduğu belirlenerek ve aynı Kanun’un 237/2 ve 238. maddeleri uyarınca kamu davasına katılmasına karar verilerek yapılan incelemede,
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç
oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanık …’un, kendisine ait sağlık karnesini kullanması için diğer sanık …’a verdiği, hamile olan sanık …’ün, başkasına ait sağlık karnesi ile 31/10/2008 ve 20/01/2009 tarihlerinde muayene olduğu, bu şekilde kurumun 77 TL zararına sebebiyet verilerek sanıkların iştirak halinde nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda,
5237 sayılı TCK’nın 25/2.maddesine göre, gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmeyeceğinin hüküm altına alındığı, maddi durumu iyi olmayan ve sosyal güvencesi bulunmayan sanık …’ün, hamile olması nedeniyle doğacak çocuğunu muhakkak bir tehlikeden kurtarma zorunluluğu içerisinde olduğu, dolayısıyla bu yaşamsal tehlikeden korunmak ve doğumu gerçekleştirmek amacıyla diğer sanık …’a ait sağlık karnesini kullandığı, bu nedenle de TCK’nın 25/2. maddesinin koşulları oluşması karşısında, dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, sanık …’in de, bilerek sağlık karnesini, diğer sanığa kullandırdığına dair mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığı dikkate alınarak, bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 20/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.