Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/14658 E. 2014/6334 K. 03.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/14658
KARAR NO : 2014/6334
KARAR TARİHİ : 03.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/118850
MAHKEMESİ : Isparta 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/03/2010
NUMARASI : 2009/654 (E) ve 2010/128 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; suça sürüklenen çocuğu babası ve hakkındaki soruşturma ayrı yürütülen sanık R. D.’in Afyon oto pazarında katılana ait araca alıcı olduğu, 13.500 TL’ye anlaştıkları, R. D.’in kimlik fotokopisini katılana vererek, adına vekalet çıkartılıp, aracı Gölbaşı Köyü’ne getirmeleri halinde parayı vereceğini beyan edip, katılan ile anlaştığı, katılanın ertesi gün kendisine verilen fotokopi doğrultusunda Afyon’ da önce araç satışı hususunda sanık Rıza’yı yetkilendirdiğine ilişkin vekaletname düzenlettiği ve daha sonra babası ile birlikte Gölbaşı Köyü’ne gittiği, sanık R. D.’in fikir ve irade birliği içerisinde hareket edip Musa olarak katılana tanıttığı suça sürüklenen çocuk Mustafa’nın parayı Burdur’dan getireceğini söyleyerek, Mustafa’yı katılana ait araç ile Burdur’a gönderdiği, vekaletnamenin arabanın içerisinde olduğu, bir süre sonra R. D.’in de paralar çıkışmayacak altın bozdurup geleyim diyerek katılanın ve babasının yanından ayrıldığı, Burdur’da notere gittiği ve vekaletnameye istinaden arabayı Mustafa ile birlikte köyden Burdur’a gelen kızı ve kendisi ile aynı dosyada yargılanan diğer sanık G.D.’e devredip köye döndüğü anlaşılmakla, suça sürüklenen çocuğun diğer sanıklarla birlikte iştirak iradesi ile hareket ederek, hileli hareketlerle katılanı dolandırdığına dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, O yer Cumhuriyet Savcısı ve suça sürüklenen çocuk müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Suç tarihi itibariyle 17 yaşında olan suça sürüklenen çocuk hakkında takdir olunan hapis cezasından TCK 31/3. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirim yapılması gerekirken, TCK 31/2. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılarak eksik ceza tayini,
2-Suça sürüklenen çocuk hakkında uygulanan hapis cezaları alt sınırdan tayin edildiği halde, adli para cezaları belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle, asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
3-Suç tarihinden önce hapis cezasına mahkumiyete dair sabıkası bulunmayan ve 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk hakkında 7 ay 15 gün hapis cezasına hükmedilmesine rağmen, cezanın TCK 50/1. maddesinde belirtilen seçenek yaptırımlara çevrilmesi zorunluluğuna uyulmayarak, aynı Kanun’un 50/3. maddesine muhalefet edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet Savcısı ve suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.