Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/14611 E. 2014/6245 K. 02.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/14611
KARAR NO : 2014/6245
KARAR TARİHİ : 02.04.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/108707
MAHKEMESİ : Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 03/11/2009
NUMARASI : 2009/124 (E) ve 2009/307 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde;
Şikayetçinin, Tolga isimli arkadaşı ile MSN programı vasıtasıyla internette görüşme yaptığı esnada arkadaşının kontör talebinde bulunması üzerine 200 kontörün şifresini karşı tarafa bildirdiği, sonrasında internette görüştüğü kişinin arkadaşı Tolga olmayıp onun şifresini kıran bir şahıs olduğunu anlayarak suç ihbarında bulunduğu, yapılan araştırmada GSM operatörü cevabında anılan kontörün sanığın adına kayıtlı telefon hattına yüklendiğinin belirlenmesi üzerine suçun sanık tarafından işlendiği kabulü ile sanığın tecziyesi cihetine gidilmiş ise de, sanığın aşamalardaki beyanlarında hattın kendisine ait olduğunu ancak suçu kendisinin işlemediğini beyan etmesi, bu hususta teknik bir tespitin de yapılmış olmaması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından; öncelikle şikayetçi ve arkadaşı Tolga’nın beyanlarına başvurulup olay anında kullandıkları MSN adreslerinin tespitinin ardından, MSN hesapları ile şikayetçi ve tanık Tolga’nın hangi zaman diliminde görüşme yaptıklarının belirlenmesi, ilgili servis sağlayıcısından tarafların olay anında kullandıkları IP numaraları da celp edildikten sonra bilirkişi vasıtasıyla yapılacak inceleme ile şikayetçinin olay anında görüşme yaptığı tanık Tolga’nın MSN adresinin hangi şekilde ve kim tarafından kullandığının araştırılıp tespitinden sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.