YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/13845
KARAR NO : 2014/5609
KARAR TARİHİ : 26.03.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/110239
MAHKEMESİ : Sultanbeyli 1. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/09/2009
NUMARASI : 2008/850 (E) ve 2009/1173 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması,rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hırsızlık suçunda ise; menkul bir malın, sahibinin rızası dışında alınması, mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerindeki zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hale gelmesi söz konusudur.
Kaportacıda işci olarak çalışan sanığın, şikayetçiler C.. A.. ve F.. D..’in tamir için getirdikleri arabalarında bulunan cep telefonlarını aldığı, şikayetçilere de lavobaya gideceğini söyleyerek ortadan kaybolduğu olayda; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 12.06.2012 tarih ve 2011/15-440 esas, 2012/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 141/1. maddesinde öngörülen hırsızlık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli Asliye Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği halde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden, kazanılmış hakkın gözetilmesine, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.