Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/13808 E. 2014/5696 K. 26.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/13808
KARAR NO : 2014/5696
KARAR TARİHİ : 26.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/101601
MAHKEMESİ : İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/10/2009
NUMARASI : 2007/1218 (E) ve 2009/1043 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, 1136 sayılı kanuna muhalefet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, katılana kendisini avukat olarak tanıtıp Av. R.. S..’ın yanında sigortalı olarak çalıştığını söylediği, tanık Av. R.. S.. ile birlikte katılanın ofisine geldikleri, tanık Av. R.. S..’ın katılana, sanığın becerikli bir avukat olduğunu ve davalarını takip edebileceğini, birlikte çalıştıklarını söylediği, bunun üzerine katılanın Beyoğlu 13. Noterliği’nin 1 Kasım 2006 tarih, 18133 sayı numarası ile sanığı Av. R.. S..’ın yanında sigortalı olarak çalışan ve 11… sicil numaralı avukat olarak vekil tayin ettiği, işlerini takip etmesi karşılığında sanığa 50.000 TL verip karşılığında teminat senedi aldığı, bir süre sonra işleri ile ilgili gelişme olmamasından şüphelenerek araştırma yaptığında sanığın avukat olmadığını öğrendiğinin anlaşıldığı olayda, eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden uygulama olanağı bulunmayan 1136 sayılı Kanun’un 63. maddesine uyduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.