YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/13796
KARAR NO : 2014/5676
KARAR TARİHİ : 26.03.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/93010
MAHKEMESİ : Tekirdağ 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/07/2009
NUMARASI : 2008/424 (E) ve 2009/441 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
12/12/2007 tarihinde Vakıflar Bankasına kredi borcunu yatırmaya giden müştekinin ,banka içerisini kalabalık görünce kredi borcunun yatırmaktan vazgeçip yolun karşısına geçtiği, bu sırada yanına gelen sanığın “amcam öldü, bir takım eşyaları var, bunları dağıtabilir misin? ” dediği, müştekinin kızının yardımcı olabileceğini söylemesi üzerine birlikte yolun karşısına geçtikleri, Ü.. isimli eczanenin bitişiğindeki binanın giriş koridoruna girdikleri, bu sırada yanlarına kimliği tespit edilemeyen bir şahsın gelerek cebinden bir tomar kağıt para çıkardığı, sanığın müştekiye parasının olup olmadığını sorduğu, müştekinin de “benim paramı niçin soruyorsun?” dediğinde “sana verdiğimiz parayı dağıtmayıp kendin alabilirsin” dedikleri, bunun üzerine müştekinin cebinde bulunan 1.000 TL ‘yi sanığa verdiği, sanığın müştekiye paranı üst katta okutalım dediği ve parayı
sayarak üst kata çıktığı, kimliği tespit edilemeyen şahsın müştekiyi ” adını soyadını deftere yazalım ” diyerek oyaladığı, bu sırada sanığın ortadan kaybolduğunun iddia ve kabul olunması karşısında, eylemin temas ettiği 5237 sayılı TCK’ nın 158/1-a maddesinde düzenlenen “ dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde, hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine 26.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.