Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/13743 E. 2014/662 K. 20.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/13743
KARAR NO : 2014/662
KARAR TARİHİ : 20.01.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/116648
MAHKEMESİ : İstanbul 26. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/09/2010
NUMARASI : 2008/768 (E) ve 2010/1343 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanıkların gazete ilanını vermeleri üzerine, katılanın kat irtifakı ve mülkiyeti tescil edilmemiş olan .. pafta.. ada ve … Parsel numaralı taşınmaz üzerindeki binanın zemin dubleks katının alımı konusunda sanıklarla anlaştığı, sanıklara 09/08/2005 tarihinde 2,000 TL ve 10/08/2005 tarihinde ise 15.000 TL ödediği, sanıklardan Z.A..’in 16/08/2005 tarihinde gayrimenkul satış vaadinde bulunduğu ancak sonradan sanıkların bahse konu taşınmazı başka birine satıp katılanın parasını da iade etmeyerek gerçek olmayan nakil adresi bırakıp taşındıkları iddia edilen olayda;
Sanıkların 09/08/2005 tarihinde sözleşme yaptıkları ve 18/08/2005 tarihinde yapılan satış vaadi sözleşmesinde 01/09/2005 tarihinde taşınmazın teslim edileceğinin belirlendiği, katılanın bu sözleşmeden sonra 19/08/2005 tarihinde 15000 TL daha ödediği, ancak sanıkların 31/08/2005 tarihinde taşınarak adreslerini naklettikleri, bıraktıkları adresinde kolluk araştırmasına göre geçersiz bir adres olduğunun tespit edildiği, sanıkları taşınmazı başkasına devrettikleri gibi katılandan aldıkları parayı da iade etmediklerinin anlaşılması karşısında dolandırıcılık suçunun oluştuğu gözetilmeksizin, taraflar arasındaki ihtilafın hukuki mahiyette olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/01/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.