Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/13520 E. 2014/5634 K. 26.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/13520
KARAR NO : 2014/5634
KARAR TARİHİ : 26.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2012/76076
MAHKEMESİ : Nevşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/10/2011
NUMARASI : 2010/252 (E) ve 2011/322 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Somut olayda; Sanığın iddia ve ganyan bayiliklerini sözleşme gereği yürüttüğü, ancak toplamış olduğu hasılatı süresi içerisinde katılan kurumun hesabına yatırmadığı anlaşılmakla, güveni kötüye kullanma suçunun işlendiğine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 15.02.2010 tarih 2009/23113 esas 2010/995 karar sayılı kararla, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik CMK’nın 231. maddesi uyarınca “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının” takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, gerekçesiyle bozma kararı verildikten ve mahkeme tarafından verilen bozma kararına uyulmasına karar verilmesine rağmen bozma gereğinin yerine getirilmediği dikkate alınarak,08.02.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’unı 231. maddesi uyarınca; hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 15.02.2010 tarih 2009/23113 esas 2010/995 karar sayılı bozma kararından önce verilen ve sadece sanık müdafii tarafından temyiz edilen 11.07.2007 tarih 2006/279 esas 2007/176 karar sayılı hükümde, sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 50/1-a ve 52/2 maddeleri uyarınca adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği ve aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle bu hususun 1412 Sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca sanık lehine kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeden hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş olup sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.