YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/1341
KARAR NO : 2014/445
KARAR TARİHİ : 16.01.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/3940
MAHKEMESİ : Adana 9. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 25/06/2009
NUMARASI : 2007/64 (E) ve 2009/1008 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma(vasıf değişikliği ile dolandırıcılık)
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Güveni kötüye kullanma suçunda ise, başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, cezalandırılmaktadır. Zilyetlik rızayla faile devredilmelidir.
Katılanın bilgisayarına yeni bir program yüklemek üzere gittiği tanık A. Y..’in, katılanı bilgisayarcı olarak kendisini tanıtan sanığa yönlendirdiği, sanığın bilgisayarı program yüklemek amacıyla aldıktan sonra geri vermediği, katılan bilgisayarı geri istediğinde arızalı olduğundan İstanbul’a tamir için gönderdiğini söyleyerek iade etmediği somut olayda; sanığın bilgisayarın zilyetliğini katılana yönelen hileli davranışlar sonucu devralmadığı, zilyetliği katılanın rızası ile elde eden sanığın, devir amacı dışında tasarrufta bulunup bilgisayarı iade etmediğinin anlaşılması karşısında, eylemin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre,
TCK’nın 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunun hapis cezası ile birlikte adli para cezasını da yaptırım olarak düzenlemesine rağmen, sanık hakkında sadece hapis cezasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.