Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/13075 E. 2014/5738 K. 27.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/13075
KARAR NO : 2014/5738
KARAR TARİHİ : 27.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/36232
MAHKEMESİ : Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/07/2009
NUMARASI : 2008/289 (E) ve 2009/293 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Gaziantep ili Ş.. ilçesi D.. Köyü’nde bulunan ve Ö.. Ö.. adına 11, 82, 102, 244, 157, 362, 425 ve 3003 ile 304 doğrudan gelir desteğinden yararlanmak için sanıklar D.. Ö.. ve A.. Ö..’nun birlikte kira sözleşmesi düzenledikleri, suça konu kira sözleşmesine Ö. Ö. yerine sanık A.. Ö.’nun imza attığı ve sanık D.. Ö..’nun bu sahte kira sözleşmesine dayanarak İlçe Tarım Müdürlüğü’nden 2006 yılı için 1304.75 TL doğrudan gelir desteklemesi ve mazot gübre ödemesi aldığı, 2007 yılında ise hesabı bloke edildiğinden para alamadığı, sanıkların üzerlerine atılı müsnet suçları bu şekilde işlediklerinin iddia ve kabul olunması, tanık Ö.. Ö..’nun kendisine ait olup, Ş.. İlçesi’nde bulunan taşınmazlarının köylüler tarafından kullanılabileceğini sanık Ahmat Özoğlu’na söylediğini, ancak yapılan kira sözleşmesinden ve alınan ödemelerden haberinin olmadığını beyan etmesi, sanık A.. Ö..’nun ise tanık Ö.. Ö..’nun talimatı doğrultusunda taşınmazların kullanılması için sanık D.. Ö..’na verilerek doğrudan gelir desteğinden yaralanması için yapılan kira sözleşmesinde sanık Ö.. Ö.. yerine imza attığını kabul etmesi ile sanık H.. Ö..’nun kira sözleşmesindeki Ö.. Ö.. adına atılan imzanın kim tarafından atıldığını bilmediğini savunması ve suça konu taşınmazları ekip biçmek suretiyle fiilen kullandığının anlaşılması karşısında; sanıklara atılı suçların kast unsurlarının nasıl oluştuğu yeterince açıklanmadan sanıklar hakında beraat yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükümü kurulması,
Kabule göre;
Sanık D.. Ö..’nun suça konu taşınmazları malik olan Ö.. Ö..’nun rızası dahilinde fiilen kullandığından doğrudan gelir desteğinden yararlanabileceği inancıyla hareket edilmiş olması nazara alındığında sanıklar hakkında TCK’nın 211. maddesinin ve sanık A.. Ö..’na atılı suçlardan doğrudan doğruya zarar görenin “devlet hazinesi” olup sanığın aynı şekildeki eylemleri nedeniyle başka dava dosyaları bulunduğundan bu dava dosyalarının birleştirilerek TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması ile suç tarihinin tespiti açısından ödemelerin ne zaman yapıldığı araştırılmaması ile 5237 sayılı TCK’nun 158/1-e maddesi uyarınca uygulama yapılırken suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olmayacak şekilde gün adli para cezası tayini gerekirken doğrudan doğruya sağlanan menfaatin iki katına hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiileri ve sanık A.. Ö..’nun temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi..