Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/13014 E. 2014/5824 K. 27.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/13014
KARAR NO : 2014/5824
KARAR TARİHİ : 27.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/72983
MAHKEMESİ : Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/01/2010
NUMARASI : 2008/582 (E) ve 2010/4 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nun 158/1-i bendinde serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi hali nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edilmiş,193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65/2 maddesinde serbest meslek faaliyeti sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlanmış, aynı kanunun 66. maddesi ise “serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır” denilmiştir. Aynı yasanın 37.maddesinin 4.bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle uğraşanların bu işlerinden doğan kazançların bu kanunun uygulanmasında ticari kazanç sayılacağı belirtilmiştir. Kanunda kendi nam ve hesabına mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri hali nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlenmiş ise de, bu bendin uygulanabilmesi için failin serbest meslek mensubu olması ve dolandırıcılık suçunu da mesleği gereği kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemesi gerekir.
Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde doktor olarak görev yapan aynı zamanda muayenehanesi bulunan sanık doktorun bally müptelası oğlunu tedavi amacı ile muayenehanesine getiren katılana, oğlunu 6 ay içerisinde iyileştireceğini söyleyip muayenehanedeki numune iğneleri yurt dışından getirttiğini belirterek 450 TL, 650 TL gibi iğne ücretleri talep edip, katılanın da kabul etmesi üzerine bu iğneleri yaparak muayene ücreti haricinde ayrıca para tahsil ettiği idddia edilen olayda;
Sanığın Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde doktor olarak görev yaptığı, katılanın, sanığın muayenehanesinde tedaviyi kabul ettiği ve tedavide kullanılan iğnelerle ilgili dosyaya yansıyan bir tespit bulunmadığı, talep edilen ücretin katılanın serbest iradesiyle ödendiği anlaşılmasına göre, hile unsurunun ne şekilde oluştuğu denetime izin verecek şekilde gösterilmeden, oluşa ve dosya kapsamına uymayan gerekçelerle unsurları oluşmayan suçtan sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.